13 Ekim 2007 Cumartesi

Yanlış Ölüye Cenaze Çıkarmamak_Değişen Dünya Değişen meslek

Deklarasyon

“Yanlış Ölüye Cenaze Çıkarmamak”

(mart 2005)

Fatih Söyler – Raşit Gökçeli


Değişen Dünya Değişen Meslek

Yurtta

2005 yılına tümden değişen bir dünya içerisinde giriyoruz. Bu değişim, sosyal formasyonu, kenti, planlama disiplinlerini ve mesleğimizin içinde yer aldığı yapı sektörünü hızla yeniden yapılandırmaktadır.

Avrupa Birliği sürecindeki Türkiye’nin uymak durumunda kalacağı müktesebat, GATS (Hizmetler ve Tarifeler ile ilgili Genel Antlaşması’nın) getirdiği yükümlülükler, ve nihayet ülkemizin hukuki yapısının baştan ayağa yenilenmesi köklü bir değişim süreci geçirmekte olduğumuzun göstergeleridir.

"Büyükşehir Belediye Kanunu", "Belediye Kanunu" ve "Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu" ile hukukumuza giren Stratejik Plan, ülkemizin planlama iklimini değiştirecek kararlar getiriyor. Yakında yürürlüğe girecek "İl Özel İdaresi Kanunu" ile birlikte; nüfusu 50 000'in altında olan belediyeler dışında tam kamu kurumları stratejik plan yapmakla yükümlü. Uygulama başarılı olursa ülkemizde önemli dönüşümler yaşanacaktır. (bkz. http://www.stratejikplan.net/ ) Kamu İhale Yasası, İmar Yasası, ve mesleğimizi doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren daha bir çok temel yasa değişim arifesindedir.

İFK (İpotekli Finans Kurumu) ile uzun vadeli borçlanarak konut edinme sistemi, mali ve bankacılık sistemimize girmek üzeredir. Bunun anlamı gayrımenkul değerlerin menkul değerlere dönüştürülmesi sistematiğinin ve tekniğinin ülkemizde yerleştirilmesidir.

Söz konusu değişim yapı üretim süreçlerini ve bu süreç içerisinde yer alan nitelikli teknik işgücünün işlevlerini de dönüştürecektir. Şimdiden hazırlanan yasalar ve taslaklarda yapı denetimi, meslek sorumluluğu sigortası hukuk sistemimizde yerlerini almış ya da almak üzeredir.

Böylesi bir ortamda Meslek Kuruluşlarının işlevlerinde önemli değişikliklerin gündeme oturması kaçınılmazdır.

Nitekim Mimarlar Odasında da bu değişimi görebiliriz. İletişim ağları tüm kurumu ve üyeleri de kapsayacak biçimde geliştirilmiştir. Meslek Odalarının kurumsal niteliği batılı örneklerinde olduğu gibi gelişmekte, üyeleri de kapsayacak şekilde işlevselleşmektedir. On dört yıl önce oluşturulan Mesleki Bilimsel Çalışma Komiteleri (MBÇK), yeni kabul edilen yönetmelik ile Oda Yardımcı Organı statüsü kazanmaktadır. Ayrıca Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi (SMGM) ile ilgili yönetmelik yürürlüğe girerek meslek mensuplarının sürekli eğitim görebilmeleri için gerekli ortam oluşturulma aşamasına girmiş bulunmaktadır.

Dünyada

Öte yandan küreselleşen dünyada sermayenin ve çok uluslu şirketlerin oluşturduğu sistem, getirdiği sömürü düzeni dolayısı ile dünya çapında eleştirilere uğramaktadır.

Davos’ta toplanan “Dünya Ekonomik Forumu” küreselleşen sermayenin sorunlarını tartışır iken alternatif bir muhalefet odağı “Dünya Sosyal Forumu”, “gezegenimiz satılık bir ticari mal değildir” ve “başka bir dünya mümkündür” sloganları altında Sao Paulo’da toplanmıştır.

Fikirsel öncülüğü Yurttaşların Desteklenmesi İçin Finansal sermayenin vergilendirilmesi (ATTAC) grubu tarafından yapılan bu hareket kısa zamanda dünya ölçüsünde bir muhalefeti kapsayan ve çok değişik alanları içeren bir fikir tankı niteliğini almıştır.

Alternatif Dünya hareketinin mesleğimizi ilgilendiren önemli temalarından biri küresel iklim değişikliği ve su ile enerji kaynaklarının tükenmesi ile ilgili olanlarıdır.

Enerji ve su tüketimini yirminci yüzyıldan çok farklı bir biçimde tasarlamak zorunda olacak olan bir dünya düzeni kapıdadır. Pahalı su ve enerji kaynaklarını kısıtlı olarak kullanmak zorunda kalacak olan ekonomilerin yapacakları tercihler yapı üretiminde ve kentlerin makro formlarında gerçekleşecek dönüşümlerin habercisidir.

Bütün bu gelişmelerin yanı sıra sibernetik devrimin ve küreselleşmenin dünyasında nitelikli emeğin işlevi tartışmalı duruma gelmiştir. Post fordist üretim süreçlerinde mühendisin ve mimarın konumu yeni baştan irdelenmelidir.

Mesleğimizin post modern dönemde kazanmakta olduğu “aura” ve itibar, küreselleşme koşullarının türevi olan “kültürün özelleşmesi” sakıncaları açısından alternatif tasarıların sahibi muhalefet odaklarının eleştirisel bakışına muhtaç olacaktır.

Özetle yirmibirinci yüzyılın plancısı ve mimarının kaderi büyük bir olasılıkla yepyeni kentleri ve yepyeni yapıları tasarlamak olacaktır.

TMMOB Mimarlar Odasının Önündeki Olanaklar

TMMOB Mimarlar Odası’nın 2005 Türkiye’sinde neler yapabileceğine ve olası bir program önermeden önce bir an için tarihsel perspektif içerisinde gezinmekte yarar vardır.

Tarihsel Perspektif
Mimarlar Odası 1954'lerden beri meslek grubu olarak, dar teknokratik bakış açısından öte, toplumu bütünlüğü içerisinde kavrayan kapsamlı bir planlama anlayışını savunmuştur. Gerek 1960'ların "toplum hizmetinde Mimarlar Odası" gerekse 1970 ortalarında ortaya atılan "fiziki yapının sosyo ekonomik yapının bire bir mekansal karşılığı" olduğu temel savları 1990"lara kadar Mimarlar Odası'nın Kent yapısı ile ilgili temel bilimsel ve mesleki politikalarının belirleyici unsuru olagelmiştir.
Söz konusu bakış açısı, Mimarlar odası'nın sektörel disiplin alanlarında sarfettiği bilimsel ve mesleki çabalar yanısıra, kentin sosyolojisi ve makroformu, yerel yönetimler, yerel yönetimlerin örgütlenmesi, yerel yönetimlerin örgütlenmesinde emekçi sınıf ve katmanların söz ve karar sahibi olmaları, küçük üretim ve zanaatkarlık ile mühendisliğin, plancılığın ilişkileri konularında da bilimsel üretim yapması sonucunu getirmiştir. Mühendis ve Mimarları bir mesleki kategori olarak ekonomik ilişki ve toplumsal bilinç göstergeleri açısından inceleyen araştırmalar, teknik beceriye haiz bir orta katman olarak, toplumu dönüştürmesi beklenen mekanizmalar ve güçler içerisinde mühendis ve mimarın konumu, Mimarlar Odası'nın irdeleme alanı içerisinde yer alagelmiştir.
1990’lara gelindiğinde varılan noktada yapılan değerlendirmelerde o zaman için öngörülen değişim perspektifleri şunlardı:

“- Birinci büyük değişim kütüğü, sibernetik devrimin kent üzerinde oluşturduğu dönüşümdür. İletişim teknolojisinin getirdiği yeni parametreler, verimliliğin artması, çalışma zamanının azalması, bilginin yayılması, kent ve yapı mekanının dolaylı dönüşümü ve gündeme gelen ekolojik boyutlar, planlama kavramını, sosyal mücadele kavramını yeni bir perspektif içerisinde irdelemeyi gerekli kılmaktadır.
- İkinci değişme kütüğü kentin ulusal devletten çok uluslararası bir sistemin ögesi haline gelmesi ve bu değişimin büyük sermaye ile geleneksel küçük üretim arasındaki dengeleri yeni baştan oluşturmasıdır.
- Üçüncü değişme kütüğü Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde, kentin kurumsal yapı ile enformel sektör arasındaki dengelerinde oluşan değişmelerdir. Bu değişmeler, geleneksel patronaj tipindeki politika üretimini de köklü olarak sorgulamaktadır. Dolayısı ile 1995'lerin yerel yönetim politikaları içerisinde rol oynayacak baskı gruplarının stratejilerini esastan değiştirmeleri gündemdedir.”

O dönemde değişimi zaruri kılan ve halen de büyük ölçekte geçerli olan faktörler ise şöyle sıralanmakta idi :




Neden Değişim

- “Mimarlık mesleğinin sorgulandığı, mimarlığın klasik uygulanış biçiminin bir bunalım dönemi içerisinden geçtiği ve ülkemizdeki mimarların mesleklerini topluma benimsetmekte giderek zorlandıkları bir dönemdeyiz.

- Mimarların ve mimarlığın bunalımı, tek kutuplu bir dünyanın “başarılı starı” görünümündeki kapitalizmin içinde bulunduğu derin yapısal kriz ile yakından bağlantılıdır.

- Üretim için üretim çılgınlığını, üstelik bölgesel eşitsizlikler ve sosyal adaletsizlik pahasına, dünya halklarına dayatan kapitalist üretim biçimi, dünyanın doğal kaynaklarını ve insanlığın değerlerini hoyratça tahrip etmektedir.

- Üretim için üretim mantığı ile azalan ‘marjinal kâr’ların doğayı ve insanlık değerlerini tahrip etme pahasına arttırılması kıskacında, giderek zalimleşen ve yabancılaşan kapitalizm, sistemi ve kurumları ile arızalanmaktadır.

- 2005 yılına gelindiğinde bu kez ekolojik felaketlerin kucağına düşmekte olan dünyada plancılar ve mimarlar alternatif yerleşme stratejileri ve yapı üretim teknolojileri seçeneklerini topluma sunma görevi ile karşı karşıyadır.

- Arızalı devlet / arızalı kurumlar / arızalı kentleşme bunalımlı yumağı içerisinde kimliğini yeniden aramaya çıkan mimarın ve mimarlık örgütlerinin içerisinde, TMMOB Mimarlar Odası, 40 yıla ulaşan varlığı ve birikimi ile Türkiye’deki siyasi ve sosyal platformlardaki dağılma, parçalanma ve birlik arayışlarına örnek oluşturabilecek zengin bir deneyime sahiptir.

- Mesleği yeniden değerlendirecek, meslektaşı yeni baştan işlevli kılacak yöntemlerin bir bölümünün meslek örgütü olan Mimarlar Odasında inşa edilmesi gereklidir.”

Günümüze Tekrar Dönersek

Şu ana kadar değindiğimiz sorunlara ek olarak 2005 Türkiye’sine göz attığımızda yukarıda değindiğimiz ekonomik ve toplumsal koşullarda niceliksel değil niteliksel ve kötüye doğru bir gelişmenin varlığından söz etmek mümkündür.

Gelir dağılımı daha da bozulmuş, borç yapısı ise özellikle iç borç alnında aşılması olmazsa olmaz bir gereksinim haline gelmiştir. Çok kısıtlı sayıda kişilerin elinde yoğunlaşan iç borç kalkınmanın gelişmenin her türlü sosyal ilerlemenin önünde duran en ciddi engel haline gelmiştir. Borç çıkmazından kurtulabilmek için iç borcun “yeniden yapılandırılması” (SWAP) zorunluluğu er ya da geç gündeme gelecektir.

Fiziki yapılanma da mali yapılanmaya koşut olarak dönüşüm geçirmek durumundadır. Çeşitli nedenlerle kentlerin yapı stokunun çok büyük bir bölümünün de değişmesi ya da yenilenmesi gündeme oturmuş bulunmaktadır.

Yapı stokundaki temerküz finansal alandaki kadar dramatik değildir. Bu konjonktür plancı ve mimarlara bazı olanaklar tanımaktadır.

Ancak plancı ve mimarların mesleklerini özgürce uygulayabilmeleri için şimdiye kadar pek fazla içine girmedikleri finansal alana girmeleri gerekecektir. Sürekli eğitim formasyonları arasına finans teknikleri, ipotekli finans (mortgage) ile ilgili teknikler, girmelidir. Bunun yanı sıra zaten müfredata girmiş bulunan “management” programlarının sigortalama tekniklerini daha ayrıntılı olarak içermeleri gerekecektir.

Yapı denetimi ve mesleki sorumluluk sigortaları konusunda, stratejik plan uygulamaları ve paralel bütçeleme teknikleri konusunda ihtisaslaşmış mimar kadroların oluşturulması meslek alanında yaşanan işsizlik krizine de çözüm getirecektir.
Şu anda mimarlık, egemen ideoloji ve sınırlı hallerde avangard akımlar paralelinde “aura” ve itibar sahibi olabilmekte, “landmark” niteliği taşıyabilen yapılar ve mekan tasarımları dışında mimarın özgürce ve yetkin biçimde mesleğini uygulayabilme alanı daralmakta, bu durum ise mimarlık mesleğinde vahim bir işsizlik krizi doğurmaktadır.

Son söz olarak

Tüm bu yaklaşımlar TMMOB Mimarlar Odasının felsefi yaklaşımlarını ıskalamadan geleneğinde topluma alternatif yaşam biçimleri sunan bir Hükümet Dışı Örgüt olduğu gerçeği unutulmadan gerçekleştirilmelidir.

- Başka bir dünya mümkün diyen uluslararası alternatif dünyacılara eklemlenerek “Başka bir Mimarlık Mümkün” diyen bir Mimarlar odası ;

- “Toplumun Hizmetinde Mimarlar” geleneğinin varisleri olarak “Mimarlık bir Hak değil bir İhtiyaçtır” diyebilen bir mimarlar odasının altyapısını kurmak mümkündür.

Bunun için romantik ve afaki programsız ve hayali günlük itkilerin peşinde koşuşturmadan, kendimize ve Mimarlar Odası’na gerçekte varolmayan metafizik erdemler bahşetmeden, felsefi temelleri olan, programlı ve teknik becerileri hedeflerle eşleştiren bir çaba sarfetmek gereklidir.

Günümüzde TMMOB Mimarlar Odası’nın görevi fikirsel alternatifler yaratarak, Sürekli Mesleki Gelişim Merkezlerini, Mesleki Bilimsel Çalışma Komitelerini daha da üretici kılarak toplumun ve üyelerinin gereksinmelerine kendi alanında çözümler getirmektir.

Mimarlar Odası’nın yeri, insanlığın ortak malı olan doğa ve kültürü ve bu kültürün bir parçası olan mimarlığı küreselleşen kapitalizmin tasallutundan kurtaracak olan güçlerin safıdır.

Geleneği, birikimi, deneyli kadroları ve örgütlenmiş yapısı ile Mimarlar Odası yeni açılımlara doğru yol alabilecek konumdadır.

Bu nedenle hiç kimsenin yanlış ölüye cenaze çıkarmasına gerek yoktur.

Hiç yorum yok: