Seferi Surfiddin Efendi’nin
Edebiyat Siteleri Serencamı – 39
Raşit Gökçeli
Haziran 2006
Bu sütunda internet gezintilerinde (surf) rastgeldiğim, sevdiğim ve edebiyat severlerle paylaşmaktan kendimi alıkoyamadığım edebiyat sitelerinden söz etmeyi sürdürüyorum.
Bu sütun zaman içinde kendine çeki düzen verecektir. “Kervan yolda düzelir” ! Kusur edersem affola.
Fikri Haklar Yasası ve Fransa Örneği:
Fransa’da millet meclisine sunulan fikri haklar ile ilgili yasa taslağı kamuoyunda önemli tartışmalara yol açmış bulunuyor.
http://www.assemblee-nationale.fr/12/dossiers/031206.asp
Fransız meclisine sunulan yasa tasarısı Avrupa Birliği Asamble’sinin 2001/29/CE numaralı ve 22 mayıs 2001 tarihli direktifine, OMPI yani Fikri Mülkiyet Uluslararası Örgütü’nün 20 Aralık 1996 tarihli anlaşmasına referanslıdır.
Yasa tasarısı Fransız hukukunda telif yani yazar haklarına iki yeni unsur katmaktadır. Bunlar özürlülerin kullanımı ile ilgili olarak telif haklarına getirilen sınırlamalar ile internet yoluyla ve benzeri sayısal teknikler kullanılarak ve sınırlı bir biçimde kullanılacak yaratılan teknik kopyalar için getirilen sınırlamalardır.
Bununla birlikte çoğaltma teknikleri bazı durumlarda “korsan çoğaltma”; “izinsiz kullanım” (contrefaçon) kapsamına sokulmaktadır.
Tartışma bu alanda yoğunlaşmakta özgürlüklerin sınırlandığı iddia edilmektedir.
Rönesans ile şekillenen on sekizinci yüzyıl ile doruğa çıkmaya yüz tutan modernizm yirminci yüzyılın ortalarına kadar hatta 1968 olaylarına kadar dünyayı etkisi altına aldı. Modernizmin etkileri arasında sanatın bir eleştiri, özerklik siyaset belki de muhalefet odağı olarak belirmesi beraberinde sanatı, sanatçıyı anonimlikten sıyırıp kişisellik ve özgünlük boyutu içerisinde algılamamıza neden oldu. Küreselleşen ve giderek çokuluslu şirketlerin egemenliğine giren Post Modern dünya ise sanatçının modernite içerisindeki saltanatını yeniden bir çeşit vesayet içerisine alarak sanatçıyı bir çeşit sanat pazarının dişlileri arasında “ehlileştirmeye” başladı.
Artık post modern dünya, küreselleşen dünya, sanat eserinin kendi özerk, özgün, muhalif niteliğinden çok egemen ideolojinin sunmaya çalıştığı “tarihsel arka plan” ile uyumluluğu ve daha da ilginci “borsa değeri” ile ilgilenmekte.
Sanat eseri bir “marka” olarak “pazar değeri” kazanma potansiyeli taşıdığı kadarı ile giderek tröstleşen bir sanat bienalleri ağında yeniden özgünlüğünü, özerkliğini kaybetmekte, sanatçı “birey”den “anonim”liğe on beş dakikalık şöhret girdapları içerisinde yitip giderek yarı tanrılıktan sıradan ölümlülüğe doğru kaymakta.
Yirminci yüzyılın “dinozorları” sıra ile bu dünyadan göçüp giderken değişik bir sanat anlayışı, beraberinde değişik bir sanatçı tipini ve belki de en ilginci değişik bir “fikri haklar” anlayışını getirmekte.
Artık “fikri haklar”ın ne ifade ettiği kişinin kendine özgü hukuku optiği içerisinde değil, çok uluslu şirketin “corporation” egemenlik perspektifinden, sanatın “meta” olarak piyasa değerinden bakılarak yorumlanmakta.
Teknolojik olanakların (sibernetik) her türlü yayma (diffusion) tekniğini olanaklı kıldığı bir dünyada sanatçı da adeta bir taylorist zincirdeki ögelerden biri durumuna düşmekte. Esnek üretim teknikleri ise sanatçıyı da herhangi bir nitelikli emek erbabı gibi iğreti (precarious) bir konuma düşürmekte.
Bu durumda şimdiye kadar kişinin en kutsal haklarından sayılan bilme öğrenme hakları, kişinin (telif) gibi yaratıcılığa değgin hakları yeni düzende nasıl ele alınacaktır ?
İşte sorun budur.
Konuyu birkaç yazı boyunca sürdürmeyi düşünmekteyim.
Mart ayında (surf 36) fikri haklar bahanesi altında iletişim özgürlüğüne indirilmeye çalışılan darbelerden ve Fransız parlamentosunda tartışılmakta olan telif hakları yasası’ndan söz etmiştim.
“Kişisel İnternet kullanıcıları potansiyel cani mi ? Kişiye özel çoğaltma hakkı tehlikede mi ?” başlığı altında, http://eucd.info/155.shtml şunları yazmıştım:
Bill Gates 2005 ocağındaki bir söyleşisinde "ahir zaman komünistleri bilgisayar-yazılım yapımcıları, müzisyen ve filim yapıcılarına tanınan maddi hakları , teşvikleri ortadan kaldırmanın peşinde" buyurdu. Öte yandan ABD’de Vivendi Universal yasasının genişletilmesine ilişkin yasa önerisi http://static.public-knowledge.org/pdf/HR-4569_DTCS-Analog-Hole.pdf ve 2001/29/CE sayılı Avrupa direktifi arkasından da Fransada DADVSI (Bilişim ToplumundaYazar Hakları/Fikri Haklar ve Komşu Haklar) adı ile anılan bir yasa tasarısının Fransız Parlamentosuna sunulması internet kullanıcıları, kamu inisyatifleri, arşivci, kütüphaneci ve benzeri grupları yasanın geçirilmemesi için bir kampanya etrafında birleştirdi.
http://eucd.info inisyatifi fikri haklar ile birlikte temel haklardan olan kişinin araştırma hakkı, eğitim, eleştiri, özürlülerin bilgiye erişim hakkı gibi ilkeler uğruna mücadele başlattı. Öte yandan izinsiz çoğaltmalara karşı alınan (MTP) teknik koruma önlemleri Digital Rights Management (DRM) teknikleri ile serbest yazılımların ve bilgisayarları ve kullanıcılarını suçlu duruma düşürecek bu yasalar ile birleştiğinde Orwellvari bir dünyanın eşiğine adım atmış olacağız.
Bazı tanımları açıklamaya başlayarak konu üzerinde durmaya başlayalım.
http://www.liberation.fr/page.php?Article=344716
MP3
Bir sıkıştırma formatı. Bir şarkıyı, sesi, muzik parçasını stok etmeye yarar. MP3 formatı sesin bilişim ağları üzerindeki iletişimini olanaklı kılar. Benzer formatlar ( Microsoft’un Windows media’sı, AAC (Dolby), Ogg, Flac) mevcut. Bu yolla elde edilen veriler CD (compact disc) kalitesindedir.
divX
Video için sıkıştırma formatı. Filmlerin internet yoluyla iletilmesi amacıyla kullanılmakta.
P2P
Peer-to-peer internet kullanıcılarının hard disklerindeki dosyaları birbirlerine iletebilmelerini sağlayan teknoloji. Böylelikle müzik, film, metin, program dosyaları sirkülasyona tabi tutulabilmekte. P2P teknolojisi tamamen yasal olup, “Creative Commons” lisansı altında her turlu, müzik, data, progam, film dosyaları serbestçe dolaşıma tabi olabilmektedir. SKPE telefon sistemi de bu P2P özelliğinden yararlanmaktadır.
Hukuki terimler arasında
Özel Kopya
Bir şarkının, filmin kaydedilmesi, bir CD’nin kopyalanması, bir kitaptan fotokopi alınması tamamen yasal olup, telif haklarından istisna edilmiş edimlerdir. Bunun tek koşulu kopyalananın kişinin özel kullanımı ile sınırlı tutulmasıdır. Fransa’da 1957 yılında özel çoğalma ile ilişkin düzenlemelere 1985 yılında kopyalamak için kullanılan teknolojilerin ya da aletlerin fiyatlarına yansıtılan ve fikri hak sahiplerine geri döndürülen bir sistem eklenmiştir. Ancak çoğaltma ve yayma teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmeler, zaman içerisinde telif hakları sahip ve kuruluşlarını endişelendirmiştir. Bu sonuncular çoğaltma , yayma sistemlerinin giderek bir çeşit “fikri haklar” korsanlığına dönüştüğünü ve bu duruma bir son vermek gerektiğini kampanyalarla ifade etmişlerdir. Özellikle internetin, sayısal teknolojilerin ulaştığı aşamalar böylesi talepleri tetiklemiştir.
Komşu Haklar
Eser sahipleri dışında onlarınki kadar uzun süreli ve tanımlı olmamakla birlikte, yorumcu sanatçılar, prodüktörler, eserin alenileşmesinden itibaren 50 yıllık süreye tabi “komşu haklar” adı altında ifade edilen bir çeşit fikri haklara sahiptirler.
Yaratıcı Kamusallık (Creative Commons)
Yaratıcı kamusallık şeklinde çevirebileceğim (creative commons) bu sistemde eser sahibi bir lisansa sistematiği içerisinde eserinin fikri haklarını bir ölçüde yumuşatmaktadır. (Esnek kontratlar). Bu sistemi tercih edenler Lisansın niteliğine göre (CC lisansı) eserin ücretsiz kopyalanmasını, ticari amaçlar dışında kullanımını kamuya açmaktadır.
bkz. http://fr.creativecommons.org/ http://creativecommons.org/
Global Lisans
Zaman içerisinde telif konsepti teknolojilerin gelişmesine koşut olarak gelişmektedir. Bir yandan eser sahipleri ile onları temsil eden kuruluşlar bir yandan da tüketici örgütleri ortak girişimler sonucunda internet yoluyla eserlerin ticari olmayan yayımı ile ilgili bazı ilkeleri geliştirmeyi düşündüler. Fransız Tüketiciler Birliği (UFC), “Que Choisir”, Confédération du logement et du cadre de vie” gibi tüketici örgütleri ile “Adami”, “Spedidam”, “Alliance public-artiste” “Sanatçı, İzleyici Birliği’ni bu amaçla kurdular. P2P, e-posta, msn tipinde altyapı ağları ile yayımı yapılan eserlerin yasallaşması, buna karşın hak sahiplerince düşük ücretli telif karşılıkları elde edilmesi ilkesine dayanan çözümler ürettiler. ABD’de de fikri haklar hakları uzmanı Pofesör William Fisher de benzeri çözümler önermektedir.
Sayısal Hakların Düzenlenmesi ve Korunmaya İlişkin Teknik Önlemler / Digital Rights Management ; Mesures Techiques de Protection
Fransız Milli Meclisi’nde görüşülmekte olan yasa tasarısı, korunmaya ilişkin teknik önlemleri esas olarak almakta. Yasaya göre söz konusu önlemleri gidermek veri ya da kilitleri kırmak korsanlık olarak kabul edilmektedir. Bu önlemlerin en gelişkinleri DRM (digital rights management / sayısal hakların düzenlenmesi olarak adlandırılmaktadır. Söz konusu kilitler kopyalamayı sınırlamakta kopyalamanın izin verilmeyen bilgisayarlarda yapılmasını engellemektedir. Müzik ve enformatik sanayi bu teknikleri kullanmakta uyumlu donanım pazarlaması yapmaktadır. Ancak kullanılan koruma tekniklerinin üreticiler açısından olumsuz tarafları da bulunmaktadır. Bunlar, değişik teknolojilerin birbirleri ile uyumlu olmamaları, dolayısıyla tüketicilerin mağdur olmaları, kullanılan koruma tekniklerinin kişiye özgü bilgilerin uzaktan erişimine olanak vermesi dolayısıyla özel hayatın dokunulmazlığını tehdit altına almasıdır.
Fikri Haklar ile ilgili Tartışmalar
Fransız sosyalist milletvekili Christian Paul, fikri haklar ile ilgili olarak her devirde, her teknolojik değişim sonrasında fikri hakların kültüre ulaşımın modern yöntemlerine uyum sağlamayı başarabildiğini iddia etmekte.
Ancak söz konusu milletvekilinin bir tartışma platformunda internet yoluyla aldığı soru ve verdiği cevaplardan bazılarını konuyu anlamamız için aktarıyorum
Soru:
Yasal olmayan kopyalama neden doğrudan “korsanlık” statüsüne sokulmakta ? “DRM” sistemi kişinin özel hayatının izlenmesi sonucunu yaratmayacak mıdır ? “Korsanlık” kültürel zenginliğin (patrimoine) özel kar amaçlı yağmalanmasıdır. Buna karşın İnternet fikri zenginliklerin en geniş kitleler içerisinde yayılmasına olanak tanımaktadır. Bu biçimi ile internet yoluyla yayılım “korsanlık” statüsüne indirgenemez. Bu uygulama özgürlük ortamının kontrol ve baskı altına alınması sonucunu doğurabilir. Fikri hakların korunması ilkesi adına bazı temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesi tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktayız. Fransa hukukuna “DRM” teknikleri ile ilgili koruyucu hükümler koyup öte yandan yayılım tekniklerinden bazılarını (kriminalize) suçlayıcı ilkeler koyarsa yanlış bir yola girmiş olmaz mı?
Soru:
Serbest yazılım, işletim kullanıcılarının ve bu tekniklerin durumu ne olacak ?
Yanıt:
Yazılım işletim, sistemleri arasındaki bilgi alışverişini kısıtlayacak yöntemlerin karşısında olacağız. Mecliste (interopérabilité) ilkesini savunacağız.
Soru:
Global lisanı savunmaktasınız, bu tutum Fransız sinemasının finansmanını baltalamaz mı?
Yanıt:
Müzik için teknik ve hukuki çözümler bence mevcut. Sinema ve odyovizuel için konu daha çetrefil. Ancak teknolojik gelişme o safhaya ulaştı ki günde dolaşan yüz binlerce sayısal dosya mevcut iken bu konuyu göremezlikten gelmek olası değil. Tez zamanda yayım ve telif haklarının hakça uygulanmasını sağlayacak yeni modeller geliştirmek zorundayız. Sinema alanı da buna dahildir.
Soru:
Özel kopya hakkı korunabilir mi?
Yanıt:
Özel kopya hakkının korunması olmazsa olmaz koşuldur. Bu temel hakkın tehdit altında bulunduğu doğrudur. Sosyalist parti olarak hem kişisel kopya hakkını savunacağız hem özel kişilerin müzik ve benzeri eserlere ulaşmalarını sağlayacak bir “global lisans” alternatifini oluşturmaya gayret edeceğiz.
Son Gelişme
Fransız senatosu 164 e karşı 128 oyla oldukça muhafazakar bir yasa tasarısını onayladı. Uygulamada ne denli başarılı olacağı kuşku uyandıran yasa, belli bir ölçüde eserlerin kişisel kopyalanması sürecini zorlaştırmakta. DRM sayısal hakların yönetimi, teknik koruma önlemleri gibi sayısal dosyaların şifrelerle korunma yöntemleri yasa ile olanaklı kılınıyor. Yasaya muhalefet karşı oy kullandı, merkeze bağlı milletvekilleri ise tarafsız kaldılar. Yasa metni karma komisyonda bir kez daha ele alınacak. Ancak kamuoyunun ve kültür çevrelerinin baskıları bir ölçüde sonuç verdi ve yasa değişik işletim sistemleri arasında veri alış verişini olanaklı kılacak “intéropérabilité” ilkesini kabul ederek Microsoft ve Apple firmalarının tekelini kırmaya yönelik uygulamaları benimsedi.
Görülüyor ki eserin, eser sahibinin, sanatın sanatçının toplumsal rollerinin değişmeye yüz tuttuğu post modern sonrası globalleşmiş dünya, hukuku dönüştürür iken, fikri haklar da bu dönüşümden nasibini almakta.
Sanatçı, bu yeni dünyada, özerk, eleştirisel, siyasal muhalif ve özgün kimliğini koruyabilecek mi ? Sanatçının dayanağı olan fikri haklar yeni dünya düzeninde hangi biçimlere bürünecek ?
Devam etmek üzere…
Bu ay gezimi burada bitiriyorum. Sörfünüzün denizi köpüklü olsun.
rasit.gokceli@isbank.net.tr
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder