4.
Endüstriyel Devrim ve Mimarlık
Kriz
Yok Dönüşüm Var
Raşit
Gökçeli, Y.Bölge Plancısı (ODTÜ), Mimar (İTÜ)
2018 -
2019
Gölgemiz aynaya düşmez
bizim
Ne varsa sanal imgede
var
Ön Giriş Niyetine
“Bize Ekmek yoksa size de
huzur yok”
19.yüzyıl dünyasının ünlü
hayaletinin ruh ikizi 21. yüzyıl dünyasının semalarında dolaşmakta !
Latin Amerika, Amerika, Avrupa
ülkeleri, Afrika, Ortadoğu ve Asya’da velhasıl gelişmiş, gelişmekte olan, ister
sıcak ister soğuk savaşta olan ister demokrasi ister otoriter rejimler altında
yönetilen tüm dünya ülkelerinde emeği ile geçinen geniş halk yığınlarının mevcut
yönetimlerden talepleri var.
Talepler sokaklarda dile
getirilmekte !
Emekçi halk yığınları daha iyi
yaşam koşulları talep ederek dünyanın belli başlı kentlerinin sokaklarını
arşınlamakta !
Emeği ile geçinen geniş halk
yığınları, eğitim, sağlık, emeklilik, yaşam kalitesi alanlarında düzenin kendilerine
sunduğundan hoşnut değil.
1970’lerden bu yana dünyada
süregelen neokapitalist düzen ve küreselleşme, 2. Dünya Savaşı ertesinde kısmen
ulaşılan refah devletlerini kemirerek, zenginlerin daha zengin, fakirlerin daha
fakir, orta sınıf ve katmanların giderek milli gelirden daha az pay aldıkları
toplumlar yarattı.
Sermaye değil insan odaklı
kentler, çevre dostu kentler, doğa ile bütünleşmiş kentler, insan sıcaklığı,
dost ortamlarının egemen olduğu konut alanları, kent makroformları, küresel
iklim değişikliklerine duyarlı kalkınma modelleri, cinsler arsında eşitlik, tüm
dünya halklarının belli başlı talepleri arasında yer almakta.
Bireylerin, emekçilerin
yeteneklerini geliştirmelerine olanak sağlayan iş organizasyonu, iş bölümü
(division of labour) hedefi, fordist ve post fordist istihdam biçimlerinden,
esnek istihdam koşullarından bıkan usanan geniş halk yığınlarının talepleri
arasında yer almakta
.
.
21. yüzyıl dünyasının
kentlerinin semalarında dolaşan hayalet; “zincirlerinizden başka kaybedecek
bir şeyiniz yok” diyen 19. yüzyıl hayaletinin ruh ikizi, 21. yüzyılın hayaleti
diyor ki :
“Bize ekmek yoksa size de
huzur yok”.
Giriş niyetine
Emek – Nitelikli Emek – Yapay
Zeka ile Donanmış Nitelikli Emek
Küreselleşme ve
neokapitalizmin 1970’ler sonrasında parlayan yıldızı sadece emeği değil
nitelikli emeği de eğretileştirdi (bkz: Raşit Gökçeli,
“Nitelikli Emeğin Eğretileştirilmesi”,http://rasitgokceli.blogspot.com.tr. )
Neokapitalistler “tarihin
sonunu” ilan ettiler ve artık toplumsal formasyonun yegane itici gücünün
serbest pazar mekanizması olduğunu savladılar.
19. asrın ve 20. asrın
başlangıcının toplumsal mücadele
pratiği, geleneği çöpe atıldı, toplumun gelişmesi finansal çevrelerin, sermaye
çevrelerinin çok uluslu sermaye şirketlerinin borsa performanslarına
endekslendi.
Emeğin milli gelir
içerisindeki payı göreceli olarak geriler iken bu kez nitelikli emek de aynen
emek gibi toplum içerisinde irtifa kaybına uğradı.
Literatürde prekarite olarak
isimlendirilen bu süreç, nitelikli emeğin eğretileştirilmesi, uzmanlaşmış kadroların,
artmakta olan işgücü verimliliğine karşın uzmanlık ve becerilerine orantılı bir
gelir elde edememeleri ve yaşam standartlarının düşmesine yol açtı.
Neokapitalist devirde, delokalizasyon,
deregülasyon, kemer sıkma (austerity) gibi yöntemlerle sermaye, dünyanın her
yerinde toplum dokusunu ilmek ilmek çözdü. Sendikal haklar, siyasal mücadele
biçimleri giderek kapitalist toplumda etki ve işlevlerini yitirdi.
Ekonominin finanslaşması
sonucunda maddi üretim finansal işlemlerin hacmi karşısında güdük kaldı.
Finans dünyası toplumsal
yapıya, formasyona hakim oldu.
Biz plancıları ilgilendiren
bir aşama ise finans teknikleri ve dijital hesaplama yöntemlerinin giderek
güçlenen bilgisayarlar aracılığı ile gayrımenkulün ışık hızı ile menkul
değerlere dönüşmesi ve bunun sonucunda sermayenin organik yapısının değişime
uğramasıdır. (bkz.: Raşit Gökçeli, “David Harvey Üzerine Temrinler” ve
“Meslekte Dönüşüm / Mimarlar Odası Ankara Şb Yayını – dosya 07, mart 2008”,http://rasitgokceli.blogspot.com.tr içinde.
Plancılar olarak hem
sermayenin para – meta – para döngüsü içerisindeki dönüşümü esnasında üretimine
nitelikli emeğimiz ile katkıda bulunduğumuz gayrımenkulün menkul değerlere
dönüşmesinin anlamını kavramamız, hem de emeğin sermaye yapısındaki göreceli
değerinin azalmasından ötürü statümüzde oluşacak değişikliler ile nasıl baş
edeceğimizi düşünmemiz gerekecektir.
Nitelikli emeği tehdit eden bir
diğer sorun : Yapay Zeka
Emeğin ve nitelikli emeğin
başına gelenler sadece neokapitalizmin saldırısı ile sınırlı değil!
Turbun büyüğü heybede !
Emeğin ve özellikle nitelikli
emeğin 4. Sanayi devrimi dolayısı ile karşılaşacağı bir dizi yeni sorun gündeme
geldi.
Nitelikli emek, prekaritenin olgusu
sonucunda toplumdaki gücü ve statüsünü yitiriken bu kez yapay zekanın iş
organizayonunda getirdiği bir dizi yeni sorun ile de karşı karşıya kalmış
durumda.
4. sanayi devrimi çalışmanın,
ücretin yeni baştan tasarlanmasını gündeme getirecektir.
Yeni bir toplum, başka bir
dünyanın eşiğine adım atmış bulunmaktayız.
Birçok geleneksel meslek ve iş
gereksiz hale gelirken, nitelik gerektirmeyen el ve kafa emeği, robotlar,
bilgisayar programları ile ikame edilirken, klasik sendikal ve siyasi
örgütlenmeler 4. Sanayi devrimi dünyasının sorunlarına bambaşka taktik ve
stratejiler geliştirerek yanıt vermek zorunda kalacaklardır.
Halihazır emek, sermaye, ücret,
çalışma düzeni baştan sona değişime uğrayabilecek, vatandaşlık geliri, ya da
kamu mal ve servislerinin herkese, toplumun her kesimine, ulaşılır kılınmasını
sağlayan fiyat indirimleri bizzat mevcut düzenin iktidarları tarafından yakın
bir gelecekte uygulamaya konabilecektir.
Eski dünyanın sendika, parti
örgütleri “başka bir dünyanın mümkün” olduğunu tasarlamak, bu yeni dünyayı
kendi kitlelerine ve topluma anlatmak, yeni yaşam tarzlarını inşa etme
zorunluluğu ile karşı karşıya kalacaklardır.
Dolayısı ile genel geçer,
sistem karşıtı eleştirilerde kriz diye tanımlanan süreçler, sisteme getirilecek
basit düzeltmeler, değişmekte olan dünyayı, farklılaşan bir toplumsal yapıyı
yorumlamakta yetersiz kalmaktadır.
İçine adım attığımız yeni
sanayi 4.0 toplumlarının parametrelerini kavramamız, plancılar olarak,
değişmekte olan toplumların yeni paradigmalarını anlayacak biçimde kendimizi
yeni bilgi ve teknolojilerle donatmalıyız.
Neokapitalizme alternatif
arayışları “kriz çözme” çaba ve yaklaşımları ile değil, toplumsal formasyonu
temelden değiştirecek dönüşümler ile mümkün olacaktır.
Çözüm paradigma
değişikliklerinde ve olası, mümkün, başka bir dünya arayışlarında yatmaktadır.
Özetle 4.sanayi devrimi
dünyasında kriz yok dönüşüm vardır.
Yeni bir dünyayı, mümkün başka
bir dünyayı tasarlayabilmek ise yeni teknolojileri kavramak, 4. Sanayi Devrimi
ile gündeme gelen değişen dünyayı yorumlayabilmeyi gerektirmektedir.
Felsefe, Fen, Finans
alanlarında yaşanan keskin değişimleri kavramayı sağlayan bilgi ve teknoloji
ile donanma gereksinimi emek güçleri için de bir var olma / varoluş sorunu
haline dönüşmüştür.
İncelememizi. sanayi
devrimlerin neler oldukları ve 4. Sanayi devriminin özelliklerini açıklayarak
sürdürelim.
Dört endüstriyel devrim
Makalemizin bu bölümünde,
yaşamakta olduğumuz teknik dönüşümün yaşantımızda, yaşam çevremizde yaratmakta
olduğu, olacağı değişimler ve bu değişimlerin mimarlık ve şehircilik
disiplinlerinde oluşturacakları olasılıklı farklılıkları tartışmaya gayret
edeceğim.
4. endüstri devrimi içerisinde
olduğumuz kabul ediliyor. Sırasıyla sanayi devrimleri :
1.
endüstri devrimi buharlı makinelerin ortaya çıkışı ile toplumsal
üretimin inorganik enerjiden organik enerjiye dayanarak yapılması ile başladı.
Bu dönüşüm kırsal nüfusun
kentlere, fabrikalara göç etmesini, kentlerin merkezlerinin dünya ticareti
aracılığı ile zenginleşmesini tetikledi, merkezde zengin varsıl kesimlerin
periferide kırdan kopan yoksul proleter kitlelerin yer aldığı bir kent
makroformunu oluşturdu.
2.
endüstriyel devrim ise elektrikli aletlerin (buzdolabı, çamaşır
makinesi, bulaşık makinesi v.b) ile binek arabalarının ortaya çıkması ve
bunların doğurduğu yaşam koşullarının kısmi iyileşmesi sonucunda hem kent
makfroformunun hem konut mimarisinin değişerek, çalışan sınıfın, banliyö, uydu kentler
sanayi kentleri gibi mekanlarda yaşam sürmesi ile karakterize edildi. (Amerikan
rüyası, banliyö, uydu kentler )
3.
endüstriyel devrim ise sayısal teknolojinin üretim içerisinde yer
alması ile gündeme geldi.
Bu aşamanın kent makroformu ve
bina yapım biçimi üzerindeki bu yazıyı ilgilendiren etkisi, 2. Endüstriyel
Devrimin toplumsal izdüşümü olan refah devletinin kademe kademe ortadan
kalkması ve giderek emeğin ister niteliksiz ister nitelikli olması giderek
eğretileşmesi olmuştur. (Prekarizasyon olgusu !)
2. endüstriyel devrim kent
makroformunu etkiledi, kentler ulaşımın motorize olması sonucunda merkezi iş
alanları, sanayi, rekreasyon, konut bölgeleri birbirlerinden ayrıştı.
3.endüstriyel devrimin
kentleri çalışanlar ile varsıllaların belirli kent makroform kalıpları
içerisinde, merkez, periferi, merkezi iş bölgeleri, sanayi bölgeleri,
rekreasyon bölgeleri, eğitim, sağlık, v.b. işlevlerin akademik kurallar
çerçevesinde yer aldıkları yerleşmeler biçiminde oluşmadı.
Prekaritenin emeğin statüsünü ve
toplumsal gelirden aldığı göreceli payı kemirmesi sonucunda kentler
içerisindeki kamusal alanlar yok olmaya ya da azalmaya ya da özelleşmeye
başladı.
Öte yandan, kent merkezleri, küreselleşmenin
ortaya çıkardığı devasa finansal olanaklar çerçevesinde kendilerine has mimari
artifaktlar içeren kült binalar yapılar içeren, dünyada o güne dek rastlanmayan
mimari ve kentsel uygulamaların alanı haline dönüştüler.
3. endüstiyel devrim ile hem
sermaye hem emek artık 1. Ve 2. Endüstriyel devrimin kısıtlarına bağlı
olmaksızın sadece sanal ortamda varolan olağanüstü finans birikimine bağlı
tamamen kaotik birer yapıya büründüler.
(Ekolojik ayak izleri bir
değil birkaç dünyayı yutacak gökdelenler, çöllerin ortasında kurulan azman rüya
kentler ).
3. endüstriyel devrim sayısal
teknolojilerin gelişmesi ve bunlara paralel olarak finans teknolojilerindeki
yenilikler sayesinde fiziki değerler ile fiktif finansal değerler arasındaki
sınırları kaldırıp her biri arasındaki geçişkenliği arttırdı.
Bunun mekansal plancılar olarak
bizi ilgilendiren kısmı, artık gayrımenkul değerlerin de finansal operasyonlar
aracılığı ile anında menkul değerlere dönüşme potansiyeline kavuşmaları oldu.
Artık gayrımenkul de aynen
menkul değerler gibi sermaye hacmını / miktarını doğrudan arttırınca kentlerin
makroformu da sermayenin gelişmesinde birincil önemde rol oynamaya başladı. (bkz. :
Raşit Gökçeli, David Harvey’in “Visualisation of Capital” i üzerine temrinler
makalesi.http://rasitgokceli.blogspot.com.tr içinde.)
Kol
emeği ve entelektüel emek arasındaki sınırlar muğlaklaşmaya yüz tutar iken bu
kez 4. Endüstriyel devrim ile birlikte yapay zeka devreye girdi.
2008
finans krizi ve giderek derinleşen ekolojik tehditlerin dünya çapında yarattığısiyasi
ve toplumsal istikrarsızlık ortamı sonucundadünya yeni arayışlara girmek
zorunda kaldı.
Bu
arayışlar 4. Endüstriyel devrimin gündeme gelmesi ile yepyeni bir boyut
kazandı.
4.
endüstriyel devrim ile ilgili ilginç bir bakış açısı : teorik fizikçiden al
haberi !
Standford
Üniversitesinden Uluslararası üne sahip teorik fizikçi Shoucheng Zhang, (Shoucheng Zhang: "Quantum Computing, AI and Blockchain:
The Future of IT" | Talks at Google - YouTube) , 4.
Endüstriyel devrim ile ilgili olarak şunları açıklıyor :
“-Artık
teorik buluşlarla bunların pratik ve uygulamada doğrulanmaları arasındaki zaman
giderek kısalmakta ve teorik buluşlar ile bunların uygulama ve pratikteki
izdüşümleri giderek artan alanlarda ve sayılarda gündeme gelmektedir.
-Sayısal
alanda, bilgisayarların mimarisi yakın zamanda değişecek, sıfır, bir, temelli (bir
bit / boolean algebra ) ve endüktif, dedüktif mantık ile çalışan
bilgisayarların yerini kuantik bit esaslı, endüktifdedüktif mantık yanısıra,
monoton olmayan abdüktif mantık esaslı bilgisayarlar alacaktır. Bu
bilgisayarların kapasiteleri ve işlem yapma becerileri şu andakilerin milyonlar
ve milyonlarca kat üzerinde olacaktır. Bu bilgisayarlara entegre edilecek olan
kuantik fizik esaslı çipler bilgisayarların hesaplama güçlerini artırmada
etkili olacaklar, ayrıca kuantik menşeli sayı dizinleri olışturma özellikleri
dolayısı ile ‘hack’ edilemeyecek algoritmalar da yaratacaklar ve dolayısı ile
tam anlamda (secure) güvenilir olacaklardır. (Unhackable chip)
-Yapay
zeka (AI) devreye girecek, güçlü algoritmalar ile şimdiye kadar çözümü zor ve
zaman alan meseleleri çözecektir.”
Yapay
zekanın (reinforced learning / deep learning) derin öğrenme teknolojisi sayesinde
yeni nesil bilgisayarlarda oluşturulan algoritmalar tıptan mühendisliğe, insan
yaşamını ilgilendiren her alanda bugüne dek erişilememiş hedeflere ulaşmayı
olasılıklı hale getirecektir.
Deep
Learning, ilkesel olarak insan beyninin nöroplastisite özelliğini andıran bir
ilkeye dayanmaktadır. (Kemal Kılıç, Sabancı Üniversitesi).
İnsan
beyninin nöronları ve bu nöronları bağlayan sinapslar ağı deneysel olarak
birbirinden farklı yol ağları oluşturmaktadır.
Bir
alanda devamlı olarak tecrübe kazanılması, aslında nöronları bağlayan sinaps
ağında bazı ağların gelişmesini ve dolayısı ile tecrübe kazanılan alanda başarı
oranının artmasına sebebiyet vermektedir.
Bilgisayar
deep learning uygulamasında sayısız sayısal deneyi hesaplama gücüne dayanarak
analiz etmekte ve insan beyninin nöroplastisite özelliğine paralel bir
uygulamayı makineye yaptırmaktadır.
Shoucheng
Zhang açıklamalarına şöyle devam ediyor :
“-Blockchain
(zincirbloklar) teknolojisi 4. Endüstriyel devrim ile birlikte gündeme gelen ve
tekerleğin icadı kadar anlamlı bir diğer innovatif gelişmedir.”
Blockchain
uygulamasını kabaca şu şekilde izah edebiliriz :
Büyük
bir muhasebe defteri / defter i kebir / kalamoza defteri tahayyül edelim. Bu
defterde ister parasal olsun ister fiziksel olsun her bir girişin bilgisayar
ortamında ve bir (hush ) algoritması ile herksesin kontrol edebileceği,
görebileceği şekilde zincir bloklar ile birbiri ardınca işlendiğini varsayalım.
Bu sistem bir yandan merkezi bir otoriteyi (Merkez Bankaları gibi) gerekli
olmaktan çıkarır iken öte yandan üzerinde herhangi bir tahrifat yapılmasını da
olanak dışı kılmaktadır !
Bu
sistemde parasal finansal bir tranzaksiyon ya da bir mal hareketi veya örneğin
bir tapu kaydı bir kere sisteme dahil edildiğinde üzerinde artık herhangi bir
tahrifata olanak kalmamaktadır .
Sistem
tarih boyunca mal, hizmet ve para akımında temel esas olan karşılıklı güven
ögesini matematiksel olarak sağlamaktadır !
ABD
dolarının arkasında yazılı olan “In God we Trust” (Tanrıya güveniriz),
yerini “In Mathematic we trust” (Matematiğe güveniriz) ifadesi artık
rahatlıkla yer alabilir!
Bu
sistemin en meşhur uygulamalarından biri sanal / kripto paralardır. Bunlardan
Bitcoin, ethereum, ripley arasında Bitcoin en meşhur olanıdır. Satochi Nakamura
adlı (gerçek adı ve kişiliği meçhul) biri tarafından ortaya atılan bitcoin en
ünlü blockchain uygulamalarından biri olup dünya piyasalarında kendine önemli
bir yer edinmiştir.
Blockchain
teknolojisi o denli önemlidir ki klasik devletler ve dünyaca büyük uluslararası
küresel şirketler bu teknolojiyi kendi bünyeleri içerisinde uygulamayı
hedeflemektedir.
Facebook’un
Libra, (kriptopara) ve Calibra (elektronik cüzdan) uygulamasına geçmek için
Amerikan Kongre’sinden izin koparmaya çalışması blockchain teknolojisinin ne
denli önemli olduğunun bir diğer kanıtıdır.
Facebook
yetkililerine güvenmedikleri için izin vermekten kaçınan Amerikan Kongresi’ne
Facebook yetkilileri: Geç kalırsak bu teknolojiyi başkaları (Çin Kastediliyor)
bizden önce kullanıp ön alacak cevabını verdiler !
Bu
satırlar kaleme alınırken bu sefer Çin kendi kripto parasını (currency)
oluşturacağını açıkladı.
Kore
kripro paranın kullanacağı bi serbest ticaret bölgesi oluşturacağını ilan etti.
Suudiler
ise egemen fonlarındaki (sovereignfunds) değerlerin bir bölümü ile Silikon
vadisindeki şirketlere sermaye yatıraracağını bildirdi.
Sonuç
olarak ister kripto olsun ister klasik döviz birimi olsun hangi parasal birimin
dünyada hakim olacağı (parasal senyorite) ünlü antropolog David Graeber’in
“Borcun Tarihi” (An History of Debt)adlı eserinde belirttiği gibi ordusu en
güçlü devlet gücü tarafından belirlenecektir. (Kimin ordusu güçlü ise sikkeyi o
basar).
ShouchengZhang’ın
dikkat çektiği bir diğer nokta ise, blockchain teknolojisinin mal, hizmet ve
parasal akımlarda taraflar arasında sağladığı güven unsuru dolayısı ile sistem
içerisindeki güvensizliklerden kaynaklanan unsurların yok edilmesi ile sistemin
tümünün (entropisinin) karmaşalık düzeyinin asgariye ineceğidir.
4. endüstriyel devrimin belirgin bir özelliği : sonsuz
sayıda yeni teknolojinin birlikte birarada iç içe gerçekleşmesi durumu
4.
endüstriyel devrimin belirgin bir özelliği gündeme gelen tüm teknolojilerin
birbirleri ile ilşkili bir şekilde sonsuz sayıda uygulamada
kullanılabilmeleridir.
Bu
özellik mimarlık ve şehircilik gibi mekânsal disiplinler için de geçerlidir.
Belli
başlı teknolojileri sıralar isek:
-Sayısal
alandaki teknolojiler
-IoT
/ (nesnelerin interneti) Internet of Things
-nanoteknoloji
-genetik
alandaki teknolojiler
-yapay
zeka
-robotik
-finansal
enstrümanlar ile ilgili teknolojiler
Her
alanda kullanılmakta kişisel bilgisayarlar ve akıllı telefonlar ile her türlü
iletişim her türlü ortamda gerçekleştirilebilmektedir.
Sanal
gerçeklik, artırılmış gerçeklik yardımı ile (mixedreality /augmentedreality)
karmaşık gerçeklik ortamları yaratılabilmektedir.
Şimdi
bu son teknolojik gelişmelerin mimarlık ve şehircilik gibi mekânsal disiplinler
üzerindeki olası etkileri üzerinde duralım:
4.
Endüstriyel Devrimin Mimarlık ve Şehircilik uygulamaları üzerindeki muhtemel
etkileri ve bazı örnekler :
Konuyu
örnekler bazında açıklamakta yarar var. Ancak işe 4. Endüstriyel devrimin
getirdiği ortamın bazı temel niteliklerini tartışmakta yarar görmekteyim.
-İlk
söylenebilecek her bir endüstriyel devrimde olduğu gibi 4. Endüstriyel devrim
sürecinde de toplumsal formasyonun radikal değişimler göstereceğidir.
-Kentlerin
makroformu, tamamen farklılaşacaktır. İnsangücü, istihdam, iş organizasyonu,
ticaret, ulaşım, finans kökten farklılaşacaktır.
-4.
endüstriyel devrim sonucunda geleneksel meslekler dönüşecek, sadece insangücü
gerektiren işler yerini makine ve robotlara bırakacak insan emeği artık daha
fazla uzmanlaşma gerektiren alanlara kayacaktır. Gene çalışma zamanı azalacak,
kafa ve kol emekçileri sadece ücret almayacak ama vatandaşlık geliri de
alacaklar ya da toplum içinde üretilen mal ve hizmetlerin fiyatı düşecektir.
-İnsan
ömrü uzayacak, insanların boş zamanları artacak, bu boş zamanlar, spor, sanat,
bilim ve rekreatif faaliyetlere yönelecek, insanların emansipasyonu yönünde
aşamalar kat edilecektir.
4.
endüstriyel devrim sonucunda toplumsal işgücü organizasyonu değişecek toplu iş
mekanları giderek nitelikli işgücü elemanlarının tek tek kendilerine özel
ayrışmış mekanlarda ve fakat ama grup ile irtibatlı bir şekilde çalışacakları
bir düzenlemeye bırakacaktır.
Konut
bölgelerinin de merkezi iş bölgesi, ticaret bölgeleri, sanayi bölgeleri ile
mekansal irtibatı farklılaşacak, iş organizasyonunun değişmesine bağlı olarak
konut bölgeleri de kent merkezinden daha uzakta periferide, daha kırsal bir
ortamda yer alabilecektir.
Konut
bölgelerinde giderek kentsel aktivitelerin dışında da permakültür, kent
bostanları v.b. aktiviteler yer alabilecektir. Konut / ikametgah bölgeleri
kullanıcıya daha dost, nesiller arası, birlikteliklere uygun çocuklar ile
yaşlıların da kendilerine yer bulacakları (convivial) dost ve arkadaş ortamları
içeren mekânsal düzenlemelere dönüşecektir.
Konut
bölgeleri ve genel olarak tüm yapılar enerji tüketiminin minimazisyanonuna
uygun biçimde tasarlanacaktır.
Nesnelerin
interneti (IoT) alanındaki gelişmeler, her çeşit sensor / duyargaların
gelişmesi söz konusu amaçları gerçekleştirmeyi olası ve ekonomik kılacaktır.
Ortalama
yaşam süresi uzayacak buna bağlı olarak demografik yapı, aile yapıları
değişecek, bu gelişmelerin hem kent makroformu hem yapıların tasarlanma
süreçleri üzerinde önemli değişikliklere yol açacağı görülecektir.
Üretim
ağırlıklı olarak maddi olmaktan (mal / meta) çıkarak giderek sanal biçime dönüşecektir.
Araştırma ve inovasyon maddi üretrimin yerini alacaktır.
Araştırma
ve inovasyonun yarattığı katma değer maddi üretimin yarattığı katma değerden çok
daha yüksek olacaktır.
Bu
anlamda 4. Endüstriyel devrim sonucunda toplumsal formasyonun değişeceğini
öngörebiliriz.
Nesnelerin
interneti (IoT) değişik tipteki makinelerin
belli bir amaç, program ve hedef doğrultusunda birbilerine bağımlı bir
biçimde çalışabilir duruma gelmelerini sağlayacaktır.
Söz
konusu teknolojik gelişmeler birçok uç teknolojinin birlikte birarada
uygulanması sayesinde hayata geçecek artırılmış gerçeklik (Augmentedreality),yapay
zeka, blockchain teknolojileri kompleks proje ve uygulamalar içerisinde
birarada kullanılacaktır.
Diğer
birkaç önemli boyut :
Verilerin
demokratikleştirilmesi – Veri Enfrastrüktürü – Verilerin Kamu Malı Olması (x)
(bkz .:FrancescaBria, “Rethinking Smart City)
4.
sanayi devrimi her alanda verilerin toplanmasına dayanacaktır. Güçlenen
bilgisayarlar her türlü verinin sonsuz sayıda toplanmasını olanaklı kılacaktır.
Bu
verilerin kullanımının herkese açık olması, erişimin demokratik ortamda
sağlanması örneğin akıllı kentlerin hedeflerinden (Barcelona örneği) biri
haline gelmiştir.
Bilgi
ve veri demokratik bir ortamda insanlığın kullanımına açık hale gelecektir.(4.sanayi
devrimi big data)
BİG
DATA’nın sahibi kim olacak ?
Sayısal teknoloji alanında tröstleşmiş dev
şirketlerin oluşması bunların çok uluslu şirketler biçiminde tüm dünya üzerinde
egemenlik tesis etmeleri sadece bireyleri değil devletleri de rahatsız etmeye
başlamıştır. GAFA olarak tabir edilen Google, Apple, Facebook, Amazon her biri
devlet bütçelerinden büyük , milli gelirleri ile yarışan ciroları ile hem devletlerin kontrolü dışına çıkmakta hem
elde ettikleri gelirlerden vergi ödememektedirler.
Bu durum toplanan verilerin sahipliliğinin basıl
oluşacağı tartışmasını getirmiştir. (Intellectual Property ) Fikri haklar
tartışması da bu meyanda gündeme oturmuştur.
BigData’nın kamu malı mı özel mal mı sayılacağı
tartışmaları süregelmektedir.
Birkaç Hipotez
Emeğin
, nitelikli emeğin , iş organizasyonunun dönüşümünü vurucu bir biçimde
simgeleyen çarpıcı bir metafor:(el emeği,
kol emeği, niteliki emek, makine ile nitelikli emeğin simbioz halinde birarada
bulunması) :
Blockchain
teknolojisi kapsamında Bitcoin imal edenlere “madenci” adı verilmesi !
Hipotez
1 :
Artık insan ve makine bir
çeşit artırılmış gerçeklik kipinde, simbioz halinde bir ve birarada var
olacaklar.
Standford Üniversitesi’nden Douglas
Engelbartduring daha 1962 senesinde kişisel bilgisayarların emekleme
aşamasında, insan ile makinenin simbioz halinde sorunlara çözüm araması
konseptini öngörerek (AI) yapay zeka ile mimarın birlikte ve birarada
çalışabileceğini öngördü. Bu gelişmelerin mimarların mesleklerini uygulamalarında
ve mesleğin uygulanda köklü değişikliklere yol açacağını bildirdi.
Geleceğin mimarı karşılaştığı sorunu (tüm boyutları ile) çözmeye
yoğunlaşacak, çizim kısmına ise (yapay zekanın sağladığı olanaklar
sayesinde,daha az zaman ayıracaktır. (bkz.:https://archinect.com/features/article/149995618/the-architecture-of-artificial-intelligence )
Mevcut bilgisayar teknolojisinden kuantik
bilgisayarlara geçiş / Hipotez 2
Sıfır
– bir esaslı bitlere dayalı mevcut bilgisayar teknolojisi kuantik mimari (qbit)
lere dönüşünce sadece bigisayarların gücü artmayacak, bilgisayar teknolojisinin
kulandığı mantık da farklılaşacaktır.
Şu
andaki indüktif – dedüktif mantık yeri geldiğinde yerini abdüktif –
feshedilebilir monoton olmayan buğulu mantığa bırakacaktır.
Newton
fiziği ile mekanik mühendisliği arasında
nasıl bir bağlantı varsa, mantık ile yapay zeka arasında da benzer bir bağlantı
vardır. (Bkz.: Vedat Kamer, Mantık ve Yapay Zeka, Dr. Öğretim Üyesi, İstanbul
Üniversitesi Felsefe Bölümü, ODTÜ Mezunları İstanbul Derneği’nde konferans)
Akıl yürütme türleri
Formel
dedüktif mantık, informel mantık ve
yapay zekayı dikkate alarak akıl yürütme türlerini dört başılkta ele
alabiliriz. (bkz.: Vedat kamer, İbid.,
s.66)
1.dedüktif
akıl yürütme
2.endüktif
akılyürütme
3.abdüktif
akıyürütme
4.feshedilebilir
(defeasible) akıl yürütme(bkz .: Vedat
Kamer, İbid., s.66)
Sanayi
4.0 döneminin mimarlık mesleğinin uyugulanmasında yol açmakta olduğu bazı
değişiklikler
3.
endüstriyel devrim T cetveli gönye
pergel rapidoyu attı bilgisayar programlarını autocad vs benzeri teknolojileri
mimari çizim pratiğine kattı.
Bilgisayar
esaslı mimari binaların dizayn edilmesi sürecini temelden değiştirecektir.
Modellemeler
sayesinde yapılar inşa edilmeden önce statik, maliyet, işlevsellik açılarından
test edilebilecektir. (Virtüel / sanal modeller).
3D
modelleme, (SLAM / particular simultaneous localisation and mapping)
teknolojileri yapıların imalat sürecini daha ekonomik, verimli ve hızlı
kılacaktır. Bu teknolojinin yatırımcıya sağlayacağı ticari yararlar olacaktır. (bkz.:http://www.bimplus.co.uk/people/why-construction-needs-embrace-fourth-industrial-r/)
Blockchain
teknolojisi ve sistemlerde entropi minimizasyonu
Blockchain (zincirblokları)
teknolojisi nasıl finans dünyasında entropi minimizasyonuna yol açıyorsa, mekanda
da entropiyi minimize eden çözümlerin aranması gerekli olacaktır.
Kentlerde, kamusal alanın
toplam alana oranı arttığı ölçüde entropinin minimize olacağı varsayımı ile
bazı modeller kurulabilir.
Entropinin kentsel alanda
hesaplaması için : (bkz.: Orkan Güzelci, Sinan Mert Şener, A
design evaluation model for architectural competitions: Measuring entropy of
multiple factors in the case of
municipality buildings., ITU A/Z, vol 15, no. 1,)
Teknoloji, emansipasyon,
endüstriyel devrim ilişkisi
1.
X: teknoloji. Y: Artistik
yaratı; emansipasyon
Teknoloji, artistik yaratı ve
emansipasyon arasında 2. Ve 3. Endüstriyel devrimde azalan artistik yaratı ve
emansipasyonun (fordist ve post fordist üretim teknikleri sonucu) 4. Sanayi
devrimi toplumlarında yeniden yükselişe geçeceği varsayılabilir. (rg)
Dönüşümün
ana parametreleri ve sonuç
(Reçete
: F FFyz)
Bu bölümde, yapay zeka (AI)
alanındaki gelişmeler ve 4. Sanayi devrimi karşısında sıra kölesi değil total plancı olmayı amaçlayan plancıların ne tür
displinleri öğrenmek zorunda oldukları
konusundaki fikirlerimi paylaşacağım.
Brinci
F : Felsefe
Kuşkusuz 4. Sanayi devrimi
süreci içerisinde yer alan total / bütünlüklü plancı sıra kölesi olamak için
felsefenin ipine sarılmak zorundadır.
Felsefe, teknolojinin insanı
başkalaştırdığını bize öğretir.
Platon / Eflatun bundan 2500
yıl önce yazı unsurunun insan beyninin bir protezi olduğu savını öne sürdü (bkz.:
Tacettin Ertuğrul, IDEA, Kadıköy konuşması).
Prometeus efsanesi teknoloji
peşindeki, ateşi tanrılardan alıp insanlara sunan insanın dramını anlatır.
Demek ki insan bilginin
kendisi ile kaybolmaması, ve doğaya egemen olma çabası süreci içerisinde ilk
kez yazıyı bulmuş sonra asırlar boyunca teknolojiyi geliştirerek doğaya hakim
olma sürecini dijital teknoloji devrimine, yapay zekaya kadar vardırmıştır.
4. sanayi devriminde artık
insan zekası ile makine yapay zekasının bir ve birarada bir simbioz içerisinde
birlikte çalışması evresine girildi.
Tıpkı artırılmış gerçeklik
gibi ya da egzoiskeletler gibi insan uzviyetinin beyni de yapay zekanın (deep learning)
derin öğrenme teknikleri ve kendi metabolizmasının nöroplastisite özelliği
dolayısı ile hibrid ve eskisinden daha performanslı zeka biçimlerine
kavuşacaktır.
Platon unutma karşısında
yazının bir ilaç (farmakon) görevi gördüğünü savlamıştı (Tacettin
Ertuğrul, İbid.,). Yapay zeka insan zekasının gücünü artırarak ve
belki de sonsuza dek silinmemesini sağlayarak çağlar boyunca oluşan bilimsel
birikimi bir zirveye taşıyacaktır.
DNA’ların genomu çıkartıldığı
gibi beynin de “connectum” unu elde etme çabalarına nörobilimciler tarafından
şimdiden girişilmiştir.
Böylesi bir teknolojinin
felsefi bir erek (telos) olmaksızın anlamlı bir çıkışa yönelmesi mümkün olamaz.
Makine ile insan zekasının
simbioz içerisindeki varlığı her bir birey, her bir hibrid zeka için de tek ve
benzersiz (unique) olacaktır.
Bir anlamda 19. yüzyılın
insanının emansipasyonunu savlayan, emansipasyon teorisi, 21. Yüzyılın hibrid
zekaları için de geçerli olacaktır. İnsan ve makinenin oluşturacakları her bir
hibrid zeka da emansipe, tek ve benzersiz (unique) olacaktır. (Kurtzweil)
Felsefi yaklaşımlara bir örnek
olarak yapıların ekolojik ayak izlerini asgariye indirmek, kentlerde kamusal
alanların kullanımını maksimize etmek, dar gelirli grruplara yönelik konut inşa
etmek, sistem içerisindeki entropiyi minimize etmeye yönelik her türlü uygulama
gösterilebilir.
İkinci
F : Fen
Fen branşları, mimar ve
plancıların an itibarı ile en fazla donanımlı oldukları alandır.
Yapı fiziğinden, statiğe,
malzeme bilgisinden çizim tekniklerine hesaplama yöntemlerinden çeşitli
mühendislik alanlarına kadar akla gelen her türlü teknik ve bilgi.
Bunlara nanoteknolojideki
gelişmeleri eklemek gerekecektir.
Dijital alandaki olağanüstü
gelişmeler ile yapı inşaat alanındaki teknolojik gelişmelerin bir ve birarada
gerçekleşmesi bugüne dek kimsenin tasavvur edemediği arkitektonik uygulamalrın mimarlık
alanında boy göstermesini olanaklı kıldı.
Üçüncü
F: Finans
Finans alanındaki teknolojik gelişmeleri
kavramadan modern dünyayı, modern kenti kavramak olası değildir.
Gayrımenkulün
menkul kıymete dönüşmesi
Dijital ve finans
teknolojilerindeki gelişmeler öncesinde gayrımenkul llikid olma özelliğine sahip
değildi dolayısı ile sermayeye dahil edilmesi teknik zorluklar içermekte idi.
(amortisman hesapları, vs.)
Oysa mortgage (tutsat)
teknikleri ile gayrımenkul ışık hızı ile menkul değere dönüşebildi.
Bu durum bir yandan sermayenin
organik yapısını değiştirir iken (Fiks/sabit sermaye – değişken sermaye oranını
değiştirerek) öte yandan ülke ekonomilerinde önemli servet artışlarına yol
açtı. (bkz.: Raşit Gökçeli,
“David Harvey Üzerine Temrinler” ve “Meslekte Dönüşüm / Mimarlar Odası Ankara
Şb Yayını – dosya 07, mart 2008”,http://rasitgokceli.blogspot.com.tr içinde.
Para-Meta-Para döngüsü içerisinde
kent makroformuna bağlı olarak oluşan sermayenin yeniden beslenmesi
Sermaye dönüşüm içerisindeki değer olarak para-meta-para döngüsü
içerisinde sürekli olarak artar iken artış mekanizmasını harekete getiren
mekanizmalardan biri kentsel rant olmaktadır.
Kentsel rant, doğrudan kamusal yatırımlar ya da özel sektör yatırımları
sonucunda oluşsun plancıyı, nitelikli emek mensubu olarak rantı oluşturan
ögelerden biri olarak ilgilendirir.
Plancı ya da mimar kentsel yapıyı oluşturan binaların sadece fiziksel
özellikleri konusunda değil, finansal özellikleri alanında da bilgi sahibi
olmalıdır.(bkz.: Raşit Gökçeli, “David Harvey Üzerine
Temrinler” ve “Meslekte Dönüşüm / Mimarlar Odası Ankara Şb Yayını – dosya 07,
mart 2008”,http://rasitgokceli.blogspot.com.tr içinde.
Reçetenin son bölümü : yz (AI) / Yapay Zeka
Felsefe, fen, finans konularını bütünlüklü bir biçimde ele alma
konusunda tüm bilimsel disiplinlerde olduğu gibi kullanılacak teknikler
arasında yapay zeka giderek daha fazla önem kazanacaktır.
Plancı ya da mimar çözmekle yükümlü olduğu bina, kent parçası ile ilgili
analizlerini yürütürken, elindeki konu ile ilgili hipotezlerini saptayıp, izleyeceği
teknikleri seçip uygulayacağı model ile ilgili gerekli algoritmaları oluşturur
iken artık giderek dijital teknoloji ve yapay zekadan yararlanacaktır.
Aynen bir doktorun teşhiste bulunur iken yapay zeka modellerini
kulandığı gibi.
Yapay zeka nöroplastısite özelliği (deep learning / derin öğrenme)
dolayısı ile giderek araştırılan konu hakkında eldeki sonsuza yakın veriyi
inceleyip muhtemel sonuç ve önerileri kullanıcısına sunacaktır. Kullanıcıya ise
vardığı senteze uygun öneriyi seçmek kalacaktır.
Epilog
Globalleşme ve neokapitalizm sonrasında refah devletlerinin giderek
zemin yitirdiklerine kamusal alanın yerini özel alana bıraktığına,
delokalizasyon, deregülasyon ve kemer sıkma politikaları (Austerity) sonucunda
emek ve özellikle nitelikli emeğin eğretileştiğine (prekarizasyon),
değinmiştim.
Bütün bunlara ek olarak 4. Sanayi devrimi ile birlikte nitelikli emeğin
birçok işlevini gerçekleştiren yapay zekanın devreye girmesi söz konusu tabloya
hangi yenilikleri getirecektir ?
Nitelikli emeğin geleceği bireyin formasyonuna ve sentez becerisine
bağlı olarak kişiye özel olarak farklılaşacaktır.
Felsefe, fen, finans alanlarında donanımlı , yapay zeka sayesinde
gelişen teknolojileri kendi disiplin alanlarında kullanabilenler kazançlı
çıkacaklar, diğerleri iş organizasyonu içerisinde irtifa kaybına
uğrayacaklardır.
Sanayi 4.0’ın yapı taşları
Bir analoji yapmak gerekirse, Felsefe, fen, finans, ve yapay zeka
(FFFyz) ‘yi DNA’nın yapı taşlarına benzetebiliriz (TCGA) .
Söz konusu ögeleri manalı bir sekans içerisinde bir genom dizisi
(string) halinde kullanabilecek olan nitelikli emek erbabı, bunları kendi
disiplinlerinde bunları algoritmalara, uygulamalara dönüştüreceklerdir.
4. sanayi devrimi toplumları bireyin emansipe olmaya yüz tuttuğu,
ekolojik ayak izi sıfıra yaklaşan, hür ve eşitlikçi toplumlar olacaktır.
Felsefe, Fen, finans, yapay zeka (FFFyz) yapı taşlarından oluşan sonsuz
sayıdaki dizini (string) kendilerine özgü koşullara bağlı olarak hayata
geçirebileceklerdir.
Bu satırları salt bir teknoloji
yüceltmesi olarak algılamamak gerekir. Teknoloji, en üst aşamada da olsa
felsefi temellere dayanmadan bir mana ifade etmez. (FFFyz) yapı taşları
analojisinde vurgulamak istediğim nokta en üst teknoloji ile klasik beşeri
ilimler (felsefe) arasındaki bütünlüklü diyalektik ilişkidir.
Son olarak, sanayi 5.0 olarak tanımlanan , “teknolojinin toplumlar
tarafından bir tehdit değil, bir yardımcı olarak algılanması” gerektiği
yaklaşımı önem kazanmaktadır.(bkz.: Esra Kent, Siemens A.S. ChiefSustainabilityofficer,
Endüstri 4.0’dan Toplum 5.0’a, Türkiye’nin endüstri 4.0 platformu içerisinde)
Son Söz
Sanayi 4.0 ile içine girdiğimiz dönemi bir kriz değil DÖNÜŞÜM aşaması olarak kavramak
gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder