Patron
Çıldırdı
Raşit Gökçeli, Y.Bölge
Plancısı (ODTÜ), Mimar (İTÜ)
Temmuz 2017
https://www.youtube.com/watch?v=ch0HsuYu_TI
Filmin adı: Merci Patron ! (Teşekkürler Patron / Patron Çıldırdı)
Realizasyon: François Ruffin
Oyuncular: anonim oyuncular
Filmin Cinsi : Dokümanter
Filmin Cinsi : Dokümanter
Menşe : Fransız
Çevrim yılı : 2015
Yayım tarihi : 24 şubat 2016
Süre : 1 saat 24 dakika
Dili: Fransızca
Format: DVDRiP
Format: DVDRiP
Sinopsis:
Joslin (Jocelyne) ve Serj (Serge) Klur için esmer günler
başlamıştır. Valenciennes (Valansiyen) bölgesinde Poix-du-Nord ‘da (Pua dü Nor) bulunan ve (Fransa’nın en okkalı
sermaye gruplarından LVMH)’a ait
Kenzo kostümleri imal eden fabrikaları Polonya’ya delokalize edilmişbulunmaktadır.
Bu durumda ellili yaşlarına merdiven dayamış karı koca işsiz
kalmışlardır. Üstüne üstlük evlerinin bakımı için bankadan yüklüce bir kredi
çekmiş olan karı koca yaşadıkları evlerini de borçtan dolayı bankaya kaptırmak
üzeredir.
Tam bu esnada sol ve ekolojist bir yerel gazetenin (Fakir)
kurucusu olan bir gazeteci, Fransua Rüfen (François Ruffin) Klur’ların imdadına
yetişir. Bir planı vardır: LVMH grubu başkanı
Bernard Arnauld (Bernar Arno) ve ekibinden Klur’ları kurtaracak bir para
sızdırmayı düşünmektedir.
Ruffin, Belçikalı bir vergi müfettişi, solcu bir rahibe ve CGT
sendikacısından ve LVMH grubunun işlerine son verdiği Samaritaine (Samariten) mağazaları
çalışanlarından oluşan ekibi ile Klur’ların durumunu LVMH hissedarlarının genel
kuruluna götürerek Bernard Arnauld’u Klur’lara tazminat ödemeye ikna edecek
uzun bir kedi fare oyunu sahneye koyar.
Acaba bu eti budu olmayan ufacık ekip koskoca Fransız
kapitalistini, Fransanın ve dünyanın en
lüks ürünleri imal eden devi tufaya getirmeyi başarabilecekler midir ?
Heyecan, gerilim, ve birbirinden gülünç sahneler dokümanter
boyunca birbirini kovalar.
Neden Belgesel
?Neden “Patron Çıldırdı” ?
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte tüm sanat dallarında olduğu
gibi sinema dalında da biçimsel ve teknik olanaklar gelişti. Biçimin sanat eserinin
muhtevasına etki ettiği su götürmez. Yirmi birinci asırda üretilen bir sinema ürünün günümüz teknik olanaklarını kullanması gerektiği inancındayım. Günümüz
seyircisi klasik sinema salonlarından çok kişisel bilgisayarları ile sanat
ürünlerine ulaşıyor. Dolayısı ile klasik bir film yerine you tube ‘dan
ulaşılabilen bu belgeseli tercih ettim.
Kaldı ki bu belgesel herhangi bir ürün değil, Dalının en
prestijli ödülü olan 2017 Cannes Sinema Cesar’ını (Sezar) da kazanmış bir
yapıt.
“Patron Çıldırdı” aynı zamanda neokapitalizmin Fransa gibi ileri
derecede sanayileşmiş bir toplumda bile Kent dokusunu, sanayi yer seçimini,
çalışan nüfusun iş organizasyonu içerisindeki
değişen konumunu basıl etkilediğini pek etkili bir biçimde inceleyen bir
yapıt. Bu özelliği ile de mimar ve şehircileri ilgilendirmesi gerekir.
Belgeselin bir diğer özelliği ise büyük sermayenin Fransa gibi
bir ülkede yer seçimi tercihlerinin kent makroformu ve çalışan nüfus ile kent
yapısını nasıl etkilediğini oldukça kritik bir zaman dilimi içerisinde,
Fransa’da başkanlık seçimlerinin yapıldığı bir dönemde incelemesi ve entrikanın
söz konusu konjonktürden yararlanması.
Belgeselin yakaladığı
özgün konu ve gerilim unsurlarını ustaca
kullanmasına karşın fazlaca diyalog ve anlatımlara dayalı bir yönünün bulunması
Fransızca bilmiyen seyirciler için bir handikap oluşturabileceğinden konuyu
anlatırken hem entrikayı olanaklar ölçüsünde adım adım anlatmayı ama anlatıyı
da önemli bir sosyolog ve ekonomist olan Frederic Lordon’un “Le Monde
Diplomatique” teki bloğunda belgeseli
analiz eden yazı ile koşut yürütmeyi tercih ettim.
François Ruffin’in “Patron Çılırdı” (Merci Patron) ‘u
Bir Aksiyon Filmi : “Patron Çıldırdı”
Fransa’nın en büyük kapitalistlerinden Bernard Arnauld’un (en
fazla hisse sahibi ve CEO’su) sahibi bulunduğu lüks üretimin küresel
liderlerinden LVMH, Fransa’nın bir taşra kentinde Kenzo kostümlerini üreten
fabrikasını küreselleşmenin etkisi ile emeğin daha ucuz olduğu Polonya’ya
taşımıştır.
Bu durumda fabrikanın 300 işçisi ve bu arada karı koca Klur’lar
ellili yaşlarında işsiz güçsüz kalmışlardır. Poix-du Nord şehri ABD’deki
Detroit benzeri hayalet bir kente dönüşmüştür.
Klur’lar üstüne üstlük evlerinin tamir bakım ve yenilenmesini
kısa bir süre önce bir bankadan yüklüce bir kredi çekerek gerçekleştirdikleri
için, banka kredisini de işsiz kalınca ödeyemez duruma gelmişlerdir. Çektikleri
kredi 25.000 Euro’dur. Bu krediyi emekli oluncaya kadar teneşir vade, ödemeyi
planlamışlardır. Ancak işsiz kalıp maaşlar kesilince bankanın evlerini icra
yolu ile ellerinden almaları an meselesi haline gelmiştir.
Artık orta yaşlarına gelmiş bulunan Klur çifti iyice çaresizdir.
Elekrik su v.b giderlerini ödedikten sonra geçinmek için ellerinde ayda 400
Euro kalan çift evin bir odasında soğuktan titreşerek ve bulurlarsa ekmek
peynir yiyerekten gün doldurmaya çabalamaktadırlar.
Baba Klur aynen bir John Wayne filmindeki gibi, banka’nın evini
almasındansa evi yakıp havaya uçurmayı düşlemektedir.
Aslında Klur’ların durumu hem alabildiğine öznel hem de
alabildiğine geneldir. Küreselleşmenin getirdiği sistem içerisinde
delokalizasyonlar kapitalist dünya’da harcıalem bir uygulama haline gelmiştir.
Atlantiğin her iki yakasında da emekçiler bugünden yarına üstelik orta yaşlarda
iken ve yeni bir işe girmek için ne yeterli donanıma ne de enerjiye sahip değil
iken kendilerini işsiz güçsüz sokakta marjinalliğin ve prekaritenin kucağında
esnek istihdamın pençesinde bulmaktadırlar.
Özetle Klur’ların durumu neoliberal sistemin yarattığı bir
prototipten ibarettir.
“Patron Çıldırdı” analitik yada pedagojik mesajlar içermiyor.
François Ruffin yalnızca bir aksiyon filmi çevirmeyi amaçlamış.
Ruffin daha 2008 küresel krizi esnasında Bernard Arnauld’nun LVMH
grubu ve ECCE çalışanlarının durumuna eğilmiş birisi. O sıralarda Ecce
grubundan kovulan ücretlileri savunmak için LVMH grubunun hissedarlarının
toplantısına müdahil olmayı denemiş.
Yani François Fillon’un bu alanda aktivist bir “mazisi” mevcut !
Kendisi FAKİR adında ekolojist ve militan bir derginin
animatörü. Grubu ile LVMH hissedarlarının toplantısına bir çeşit korsan biçimde
(ama hisssedar oldukları için tamamen de yasal olarak) girip (Borsa’dan bir
LVMH hissesini 70 Euro’ya alıp hissedar olabiliyor ve hissedarlar toplantısına
girme hakkı elde edebiliyorsunuz. J ) işlerinden atılanların sesini duyurabilmiş.
Burada bir parantez açacağım :
Yıl 1971. Mimarlar Odası’nın İzmir Efes Otel’de Genel Kurul’u
var. O güne kadar İzmir’deki lüks binaların mimarlarını ağırlamaya alışık Efes
Oteli Kongre salonunu açtığı gibi salonun otel ile olan bağlantısını da açık
bırakmış vaziyette.
Derken Ankara’dan, İstanbul’dan yaşları yirmi yirmi beşi bulan
bir kalabalık otele dalıyor. Bunlar yeni mezun olmuş mimarlar. Ve o yıl Meslek
Odası’nın yönetimi gençlerin eline geçiyor.
Ertesi gün otelin kongre salonu ile ana bölümü arasındaki
geçişin kilitlendiğini bugünmüş gibi anımsıyorum. J
Elbette Ruffin’in tek hisselik hissedarları da LVMH’ın ensesi
kalın hissedarlarının bulunduğu ve podyumda Bernard Arnauld’un yer aldığı ana
salona alınmıyorlar. Onlar için bir yan salona dev bir ekran kurulup LVMH
hissedar toplantısını ancak oradan izlemelerine izin veriliyor.
Konuya dönecek olursak Ruffin, Klur’ların imdadına yetişecektir
yanına bir iş müfettişi ile bir iki militan alıp Arnauld grubundan Klur’ları
kurtaracak bir tazminat koparmayı planlamaktadır.
O dönemde Fransa’da başkanlık seçimleri için hazırlıklar
yapılmakta Fransa bir seçim propagandası dönemi yaşamaktadır. Üstelik Bernard
Arnauld Fransa’da vergi ödememek için Belçika vatandaşı olmak üzere bir
müracaatta bulunmuştur. Bu nedenle Fransa’da Arnauld aleyhinde bir kampanya
yürütülmektedir. Arnauld bu kampanyadan çekinmekte hatta Belçika’ya yaptığı
vatandaşlık müracaatını geri alma durumunda kalmaktadır.
Ruffin bu konjonktürü fırsat bilip Arnauld’yu hakkında bir basın kampanyası başlatmak ile
tehdit eder.
Konjonktürel olarak kamu oyunun karşısında bulunduğunu düşünen
Arnauld, Klur’ların işten çıkarılma tazminatı olarak talep ettikleri 45,000
Euro’yu onlara el altından bir adamı ile gönderir. Üstelik adamlarına, kendi
SERGE grubuna ait bir şirkette Baba Klur’la (CDI) süresiz bir iş akti
imzalatır.
Basın kampanyası aslında bir blöftür Ruffin’in kendi FAKİR
dergisinde başka elinde bir şeyi yoktur. Ama Fransa’nın seçim havasında olması,
Arnauld’nun vergi ödememek için Belçika nezdine yaptığı talihsiz vatandaşlık
müracaati öylesine bir hava yaratmıştır ki, Arnauld ve grubu blöfü yer.
Dokümanter bu süreci inanılmaz bir mizahi anlatım ile yansıtır.
Patronun yolladığı sözde her şeyden haberdar düşük zekalı müzakereci adamla
Klur’ların evinde yer alan diyaloglar (gizli kamera ile çekilmiş) belgeselin en
zevkli sahnelerini oluşturmaktadır.
Belgesel bir kereliğine de olsa okka altında olanın egemeni
nasıl tufaya getirdiğini göstermesi bakımından bir karşı anlatı havası da kazanır.
Sürpriz etkisi geçtikten sonra gerçeklere dönüş bir başka
boyutta olmaktadır.
Artık imkansızı istemek mümkündür !
“Sosyalist sağın kabusu “gerçekleşmiştir. Sınıf kavgası
bitmemiştir. Bir biçimde sürmektedir !
Dokümanter bize küreselleşmenin sanıldığı kadar güçlü olmadığını
somutta taban ile birlikte örgütlenerek istenilen sonuçlara ulaşılabileceğini,
zamanını tamamlamış, işlevini yitirmiş klasik sosyalist partilerin (Fransa
örneği) artık hiçbir şeyi temsil etmediklerini harika bir şekilde gösteriyor.
Nitekim 2017 seçimleri ile birlikte Fransız sosyalist partisinin
sandığa gömüldüğü ortaya çıktı.
Filmin bir diğer özelliği entrika anlatımı içerisinde
sosyalistlerle büyük sermayenin nasıl içiçe geçtiğini somut olarak ortaya
koymasıdır.
Klur’lar için tazminat alınmış ve iş temin edilmiştir. Ancak bu
anlaşma Klur’larla Arnauld arasında gizli kalma durumundadır. Aksi halde
Arnauld grubu tazminatı geri isteyebilecektir. Yani belgeselin bize ve umuma
iletilmesi önünde bir engel vardır.
Ancak Ruffin bu konuyu da ilginç bir biçimde aşar. Sosyalist
partisine yakın bir danışmanı gizli kamera altında konuştur.
Ve;
Sosyalist partisine yakın danışman Klur’larla Arnauld arasındaki
anlaşmanın bizzat sosyalistler tarafından basına sızdırıldığını gizli kamera
altında açıklayıverir.
Belgeselin o sahnesi tam bir gerilim şaheseri..
Bu sayede de Klur’lar değil bizzat sosyalist partisi anlaşmayı
basına sızdırdığından belgeselin yayınlanması ile Klur’lar Arnauld ile olan
özel anlaşmalarını ihlal etmemiş olur ve belgesel rahatça kamuoyuna ulaşır.
Filmin
şarkısı
(Şarlolar
grubu seslendiriyor)
Fabrikaya vardığımızda
Yüzümüz pür neşe içinde ışıldıyor
Önümüzdeki sekiz saatlik vardiya
Bizi mutlandırıyor
Mutlu ve tasasız bir ruh hali içerisinde
Yoklama kartına doğru yol alıyoruz
Mavi tulumumuzu bir çırpıda giyer giymez
Anında hepimiz mutlanıyoruz
Lay lay la lay lay la ve heyy
(nakarat)
(nakarat)
Sağol patron sağol patron
Senin için çalışmak ne büyük zevk
Çılgınlar gibi mutluyuz
Sağol patron sağol patron
Bu dünyada bizim için yaptıklarını
Bir gün tanrı sana muhakkak geri verir
…
Ay sonunda senden
aldığımız
Tüm paraları düşündükçe
Para pul hesabı yapmaktan
Az da olsa hepimiz utanıyoruz
Patron, evde herkes
Seni çılgıncasına seviyor
Patron sen bizim koruyucu meleğimizsin
Ve biz de senin şanını terennüm ediyoruz
Lay lay la lay
lay la ve heyy
(nakarat)
Sağol patron sağol patron
Senin için çalışmak ne büyük zevk
Çılgınlar gibi mutluyuz
Sağol patron sağol patron
Bu dünyada bizim için yaptıklarını
Bir gün tanrı sana muhakkak geri verir
….
Fakat o mutlu günü beklerken
Patron, sana olan derin sevgimizi ispat etmek uğruna
Hepimiz sana mutluluğumuzun azıcık bir bölümünü
Sunmak isteriz
Rolleri değişeceğiz
Patron sen demir çubuğu eğeleyeceksin
Ve biz ise canım ciğerim patroncuğum
Senin tasalarınla iştigal edeceğiz
Laylay la lay lay la ve heyy
Patron biz olacağız biz..
Patron biz olacağız biz..
Senin payına da patroncuğum bizim için çalışmanın ruh huzuru
düşecek
O zaman patroncuğum sen deliler gibi mutlu olacaksın
Patron biz olacağız biz..
Ve bizim için bugüne dek yaptıklarını patron
Bu kez biz senin için yapacağız
Lay lay la lay lay la ve heyy..
Son söz yerine (Epilogue)
Filmin başında “I love Bertrand Arnauld” Tişörtü içinde sureti
haktan görünerek dolanan François Ruffin, Belgesel boyunca LVMH grubunun
çalışanlarını ne kadar zor durumda bıraktığını
adım adım ve belgelere dayanarak ortaya koyar.
Film hem zayıf ile güçlü arasındaki güç dengesini baş aşağı etmesi
ile hem de olağanüstü ironik ve mizahi yaklaşımı ile Fransa’daki sosyal
konuları deşifre etmesi ile olağanüstü bir beğeni kazandı.
En büyük ödüllerden biri olan Cesar (sezar) ödülünü belgesel
dalında kazandı. (2017)
François Ruffin ise 2017 seçimlerinde Somme 1. Bölgesinde
milletvekili seçildi. Favori olan iktidardaki Macron’un listesindeki eski bir
sosyalistten fazla oy aldı.
François Ruffin, Fransa’da önemli bir muhalefet grubu oluşturan
“La France Insoumise” (Boyun eğmeyen Fransa) ile yol arkadaşlığı yaptı.
Elllili yaşlardaki bu gazeteci, aktivist, sinemacı, edebiyat
düşkünü Fillon, Fransa’da son derecede ünlendi.
François Ruffin, küresellleşme sonucunda firmaların ve
fabrikaların delokalizasyon yolu ile insanları işsiz güçsüz bırakmasına karşı
ciddi bir muhalefet örgütlüyen bir aktivist, yazar, muhalif politikacı.
“Merci Patron”, “Patron Çıldırdı” filmi önemli bir sosyal sorunu
mizahi açıdan dile getirmesi, patronların her zaman işin içinden
sıyrılamayacaklarına dair bir umut aşılaması ile uzun süre kendinden söz
ettireceğe benziyor.
.
LVMH’ın patronu Bernard Arnauld’un ise 2017 yılı rakkamlarına
göre, 46,5 milyar Euro ile Fransa’nın en büyük serveti olduğu ilan edildi.
François Ruffin’in gazetesi FAKİR
ve
Merci Patron / Patron Çıldırdı filminden görseller
Franois Ruffin’in oluşturduğu gazete : FAKİR
- Başlığın altındaki yazı :Herkesle ya da
aşağı yukarı herkesle papaz olan gazetedir.
François Ruffin “I
love Bernard Arnauld” tişörtü ile..
Herkes ya da aşağı yukarı herkesle papaz olan gazete.
Fakir gazetesi afişi :
(sosyalist partisinin
seçim afişini çağrıştıran bir kompozisyon)..
Çerçevenin İçindeki
yazı: “İşsizler başınızın çaresine bakın / Şimdiden 7 milyon işsiz oldunuz / ve
biz (sosyalist partisi) artık kaç tane işsiz olduğunu saymayı çoktan bıraktık.
Çeşitli Merci Patron
/ Patron Çıldırdı afişleri.
Merci Patron /Patron
Çıldırdı film afişi
François Ruffin,”I
love Bernard” tişörtü ile
François Ruffin LVMH
hissedarlar toplantısından LVMH gorilleri tarafından karga tulumba atılırken
Klur’ların evi: Patronun
adamı ile pazarlıkların yürütüldüğü oda.
Aynı zamanda ısıtılmayan evde soğuktan korunmak için sığınılan oda.
Patronun adamı ile
pazarlıklar. Gizli kamera ile çekim..
“Şerefine çılgın
patron” ! (Arnauld grubu LVMH Klur’lara tazminatı ödedikten sonra Klur’ların
bahçesinde diğer Ecce işçileri ile kutlama). (Herkes I love Brenard Arnauld
tişörtü giymiş vaziyette. J
İşçiler Arnauld
maskesi giydirilmiş bir aktivist ile sözde “imana gelmiş” patron ile dayanışma yürüyüşünde.
François Fillon,
“Merci Paatron” filmi ile, belgesel dalında kazandığı 2017 yılı Cesar ödülü ile
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder