BAUHAUS
ve 2. Sanayi Devrimi
Raşit
Gökçeli, Y. Bölge Plancısı (ODTÜ), Mimar (İTÜ)
Nisan
2019
Resmi ömrü yalnızca 14 yıl
süren (1919 – 1933) BAUHAUS akımı, mimarlığın kendi çapının ötesinde dünyaca
geçerli önemli izler bıraktı.
BAUHAUS, ikinci endüstriyel
devrimin sağladığı kitlesel ve seri imalat teknolojileri döneminde klasik
mimarlığa yeni bir soluk getirmiştir.
BAUHAUS’un isim babası ve
önde gelen teorisyeni Walter Gropius’tur.
Gropius, sanayi ürünlerinin
toplumdaki statüsünün artması alanında faaliyet gösteren “Deutcher Werkbund”
(Alman Sanayi Ürünleri Birliği)’ nin üyesi idi. Bu birlik sanatçı, zanaatçı ve
sanayicileri barındırmakta ve sanayi ürünlerine toplum içerisinde yüksek bir
statü sağlamayı amaçlamakta idi.
Gropius zamanın en iddialı
sanayi yapılarını daha 1910 senelerinde tasarlamakta idi.
Cam ve beton malzemelerini tasarladığı
endüstriyel yapılarda kullanması döneme göre çığır açıcı idi.
Gropius’un ayakkabı armatürü
imal eden Fagus şirketi için tasarladığı beton ve cam yapı kendinden söz
ettirmişti.
Gropius’a göre Mimari form
değişiklikleri ancak toplumsal değişikliklerle koşut olarak algılanmalı idi. Gropius, “Mimarlık ve Toplum“ adlı eserinde Toplumsal
sorunlar, zamanımız, dönemimiz etiğinin ana noktasıdır” tezini öne sürmüştü.
Gropius’a göre sanat ve
teknik tek ve ayrılmaz bir bütün oluşturmakta idi.
Gropius etrafında dönemin en
avangard kadrolarını topladı ve Dessau kentindeki BAUHAUS okulunda zamanın en
yeni teknikleri en uç teknolojilerini içeren öğretim programlarını (curriculum)
oluşturdu.
BAUHAUS’un yıldızı her ne
kadar Almanya’da yükselen Nazizm ile
barışmadı ise de başlangıçta Nazizm ile de birarada yaşamasını becerdi.
Sovyetlerin “Vkhoutemas” ( Moskova’daki yüksek sanat ve
teknik atölyeleri) bünyesindeki öğretim programları ile BAUHAUS ilkeleri benzer
nitelikler taşıyordu.
İkinci Dünya Savaşı
Sonrasında ise Gropius’u artık ABD’de görüyoruz. Kariyerini “Amerikan
Rüyasının” ABD’sinde üstün bir başarı ile sürdürmektedir.
BAUHAUS’un döneminin tüm
siyasi rejimleri karşısındaki itibarı, mimarlık mesleğine kazandırdığı AURA, İkinci
endüstriyel devrim, mimarlık ve yapılı çevre arasında kurabildiği bilinçli
teorik ilişki ve bu teorik yapıyı innovatif yenilikçi pratik uygulamalarla
pekiştirmesinde aramak gerekir.
Mimarlık mesleği, üçüncü
endüstriyel devrimi (dijital / sayısal devrim) böylesi kapsamlı bir teorik
donanım ile karşılayamadı.
Gerek sayısal devrimin gerek
finans teknolojilerinin yapılı çevre üzerindeki etkisi mimarlar tarafından
yeterince algılanmadı.
Üçüncü endüstriyel devrim
sayısal ve finans teknolojilerindeki atılımları neticesinde gayrımenkulu ışık
hızı ile menkul değer haline dönüştürdü.
2. sanayi devriminde sanayi
üretimi ile koşut olarak seri üretimin bir parçası haline dönüşen gayrımenkul
3. Sanayi devriminde imal edildiği andan itibaren finans teknikleri ile ve
sayısal devrimin sağladığı operasyonlar aracılığı ile piyasada üretilen diğer
mallar gibi menkul bir değere dönüşme özelliğini kazandı.
Artık bu aşamada mimarlık
mesleği AURA’sını finans cambazlarına terk etti.
BAUHAUS’un finans cambazı
bir türevi oluşamadı.
Böylesi bir toplumsal
formasyonda mimarın rolü sadece arkitektonik artifaktlar yaratmaya indirgendi.
Malzeme teknolojisi, nanoteknoljideki gelişmeler bu gelişmeyi destekledi.
2. endüstriyel devrimin
yapısal çevre ile toplum arasında teorik donanımlı ilişkiler kurabilen BAUHAUS’un
yerini finans sisteminin arkitektonik artifaktlarını yaratan “şişman kedi”
mimarlardan oluşan bir elit meslek grubu aldı.
Epilog
ya da hikayenin muhtemel sonu
Artık farklı bir zamanda
yaşıyoruz : 4. Endüstriyel devrim geldi çattı.
Her alanda birbiri ile
ilişkili teknolojik devrimler aynı anda ve giderek ivmelenen bir artışla
gündeme gelmiş bulunmakta.
Sayısal devrim, genetik
devrim, finans teknolojilerindeki devrim (Blockchain teknolojileri),
nanoteknolojideki atılımlar (yapı malzemelerinin niteliksel değişimlere gebe
olması) , ekolojik kısıtların klasik üretim biçimleri ve giderek toplumsal
formasyon üzerindeki olası etkileri Mimar, Şehirci ve yapılı çevre üreticilerinin
yapılı çevreyi tamamen farklı bir şekilde algılaması gereğini gündeme gerektirmektedir.
Tamamen farklı bir dünyaya
adım atarken sentez yapabilen değişen dünyanın yeni parametrelerini bütünsel
bir bakış açısı içerisinde kavrayabilen, böylesi bir donanıma sahip mimar ve
plancılar mevcut mu?
Mevcut iseler yeni bir BAUHAUS,
BAUHAUS’un bir yedeği var diyeceğiz.
Yoksa ?
Yoksa, istikbalimiz ; “Ya total plancı ya sıra kölesi “.
Kaynakça:
1-Lionel Richard, “Bauhaus,
l’esprit des formes”, Le Monde Diplomatique, Février 2019.
2-Raşit Gökçeli, “Bauhaus,
yok mu bir yedeğin ?”, Sanat Dünyamız sayı 112, eylül – ekim 2009. YKY.
3-Raşit Gökçeli, “Meslekte
Dönüşüm / Mimarlar Odası Ankara Şb Yayını, dosya no.07, mart 2008, (Mimarlar
Odası Ankara Şubesi Yayın Komisyonu Yuvarlak masa Toplantısı “Meslekte Dönüşüm”
10. Mart 2007. , rasitgokceli.blogspot.com
içerisinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder