24 Ekim 2015 Cumartesi

Bir Muamma: Sanathayat Aforizmalar



Bir Muamma : Sanat Hayat
Aforizmalar

Raşit Gökçeli

Ekim 2015

Ali Artun (derleyen), Bir Muamma: Sanat Hayat – Aforizmalar, İletişim Yayınları, sanathayat dizisi 35, İstanbul 2015

İletişim Yayınları sanathayat dizisinin otuz beşinci kitabı olarak yayımlanan Aforizmalar artık belirli bir üne kavuşmuş olan dizinin “markasını” taşıyor. Kitap dizi ile ilgili emek sarfetmiş bir kadronu ürünü olduğu gibi (Nur Altınyıldız, Elçin Gen, Zeynep Baransel) Ali Artun’un hem konu hem otuz beş kitaba ulaşmış olan dizi ile ilgili birikimini de yansıtmakta. Dahası bir bakıma sanathayat  konusundaki literatürü süzerek, damıtarak okuyucuya sunan ilginç bir başucu kitabı ile karşı karşıya bulunmaktayız.

Kitapta 1550 yılından başlayarak 2014 yılana varıncaya kadar düşün ve sanat insanlarının görüşlerinden beş yüz on dört alıntı mevcut.

Ancak bu alıntılar rastlantısal ya da ansiklopedik bir toparlama oluşturmuyorlar.

Antikiteden bu yana sanatın toplumsal formasyon, felsefe, siyaset, sosyoloji, ekonomi ve kısaca hayat ile ilgili yerini anlamını dönemlerine ait paradigmalar ışığında ortaya koyuyorlar.

Aynı zamanda kitap bize sanathayat konusundaki yakın zamanın hatta gümümüze kadar uzanan dönemin literatürünü sunmakta. Beşyüz on dört alıntının yüz otuz dördü yani yaklaşık dörtte biri son on beş seneye ait !

İlk bakışta bir sözlüğü andıran bu kitabı ele alan okuyucu    baştan sona değil, ilgili maddeleri okuma eğilimine girebilir. Ancak muhtemel okuyucu, Ali Artun’un önsözünü okuduktan sonra bir bakış bütünlüğü olan bir çalışma ile karşı karşıya olduğuna hemen kanaat getirecektir.

Kitap antikiteden günümüze gelinceye kadar sanathayat konusun belli başlı paradigmalarını ortaya koyuyor, onları bizim için anlaşılır hale getiriyor.

Çalışma bize özenle ve bilinçle seçilmiş alıntılar yolu ile, Platon, Hegel, Baudelaire, Avangard, Modernizm, Post modern, dönemlerini kendi bağlamlarında anlaşılır kılıyor.
Ayrıca günümüzde kültürün metalaşması olgusu ile ilgili önemli bilgiler sunuyor.

Ünlü ressamın anektodunda olduğu gibi bu kitap üç beş günde alt alta sıralanmış alıntılardan değil uzun senelerin araştırmaların ve otuş beş cilde ulaşmış bir sanathayat dizisinin temelleri üzerinde yükseliyor.

Böylesi bir tanıtım yazısını birkaç alıntı ile sonuçlandırmadan bitiremeyiz:

Sanathayat karşıtlığı ne şekilde belirirse belirsin çözümsüzdür”.  (O. Paz)

“Bütün yazarlar yeni hayat biçimlerinin yeni sanat biçimleri yarattığı fikrini paylaşıyorlar… Ancak biz fütüristler başka bir sonuca vardık: Yeni biçim yeni içeriği yaratır. Biz sanatı,… hayattan bağımsız kıldık… Sanat her zaman hayattan bağımsız olmuştur… Sanatta yeni biçimler yeni içerikleri dışavurmak için değil, eski ve artık var olmayan biçimleri yok etmek için vardırlar.” (Viktor Şklovski)

“Dadaizmin devrimci gücü, sanatı otantikliği açısından sınamasındaydı.”… (Walter Benjamin)

“Sanat, hayattan kitsch’i soyup atmak için kullandığımız bir alet mi ?” (Robert Musil)

“…Sürrealist itiraz, hayatın ve sanatın mutlak amacıdır.” (Jean-Paul Sartre)

“Sürrealist ressamın, imgelerini biraraya topladığı tuvalinde görmek istediği şey, piramidin kaidesinde kurbanın kalbinin sökülüşünü görmeye gelen Aztek halkının görmek istediği şeyden temelde farklı değildir.” (Georges Bataille)

“Beni biçimlendiren aygıtı ne çevremde, ne de ırsiyetimde bulabiliyorum: ömrüme karmakarışık bir filigran basıp geçen meçhul merdanelerin eşsiz tasarımı, ancak, hayat kağıdı sanatın lambasıyla aydınlatılırsa fark edilebiliyor.” (Vladimir Nabokov)

Bu metin DNA’nın bulunmasından beş on yıl önce, (1951) kaleme alınmış ! (rg)

“…. Boş zamanın uzatılması  ve işbölümünün (her şeyden önce sanattaki işbölümünün) ortadan kalkmasıyla sınırsızca geliştirilebilecektir gündelik hayat”. (Sitüasyonist Enternasyonal)

“ “Teknik Olarak Kopyalanabildiği Çağda Sanat Yapıtı” (1936) başlıklı makalesinin önsözünde Benjamin şunu anlatır : Eğer Faşizm siyasal hayatı alabildiğine estetikleştirebiliyorsa, komünizmin buna cevabı sanatı siyasallaştırmaktır”. (Jacques Derrida)

“… Modernist avangardın sanat ile hayat arasındaki sınırların daha fazla korunamayacağını keşfetmesinin arkasında, Baudelaire vardı: Kendini mecburen Bohemya’da bulan Baudelaire”. (Jerold seigel)

“Sanatın ayrı bir profesyonel girişim olarak idamesini sağlayan sosyal sınırlara yönelik meydan okumalar, başarıldığı takdirde toplumun geniş kesimlerinde yaratıcı gücü serbest bırakacak yabancılaşmamış bir emek hayalini içerir…” (Neil Mc William)

“Breton, daha “Birinci Sürrealist Manifesto”dan itibaren “gerçek” ile “gerçekdışı”, ussal ile usdışı, sanat ile hayat arasındaki yapay sınırları kaldırmaya çalıştı: Ona göre bunlar, aşıldıklarında “sürrealite”ye götürecek sahte karşıtlıklardı”. (Dickran Tashjian)

“Sanat ile hayat gerçekten de birleşti, ama avangardın değil kültür endüstrisinin koşulları altında”… (Hal Foster)

“Schiller, hem sanatın hem de hayatın dayandığı yapıyı “oyun güdüsünün” –Spieltrieb- yeniden inşa edeceğini söyler”. (Jacques Ranciere)

“…Bataille’ın yaklaşımı, geleneksel estetik düşüncenin temel öncüllerinden irini geçersiz kılmakta, sanatçı ile toplum arasında yapılmış (ve ilk kez Platon’un önerdiği) sözleşmeyi bozmaktadır: Sanatın hayatı, hayatın da sanatı taklit ettiği kabulüne dayanır bu sözleşme. Platon’un Devlet’inde bu sözleşmenin ihlali ideal devletten kovulmakla sonuçlanır. Bu birçok açıdan insan hayatının mevcut durumunu en iyi şekilde temsil ettiği iddiasındaki 20. Yüzyıl avangard sanatının da öncüllerinden biridir.” (Jae Emerling)

“…Wagner, tragedyaların birgün insanlığın yüceltilmesine dönüşeceğini, özgür bir toplumdaeğitiin yalnızca sanatsal eğitim olması gerektiğini, “…ve her insanın bir şekilde gerçek bir sanatçı olacağını” ileri sürer. Lunaçarski ise, bütün sanatları içine alan kitlesel kutlamalarda, snatın, “ulusal düşünce ve duyguların ifadesi” olacağını söyler.” (Gerald Rauning)

Sanat ile ilgilenenlerin mutlaka okumaları, nitelikli bir başucu kitabı, Sanathayat /Aforizmalar.




Hiç yorum yok: