Bir
Muamma : Sanat Hayat
Aforizmalar
Raşit
Gökçeli
Ekim
2015
Ali Artun (derleyen), Bir
Muamma: Sanat Hayat – Aforizmalar, İletişim Yayınları, sanathayat dizisi 35, İstanbul 2015
İletişim Yayınları sanathayat dizisinin otuz beşinci kitabı
olarak yayımlanan Aforizmalar artık belirli bir üne kavuşmuş olan dizinin
“markasını” taşıyor. Kitap dizi ile ilgili emek sarfetmiş bir kadronu ürünü
olduğu gibi (Nur Altınyıldız, Elçin Gen, Zeynep Baransel) Ali Artun’un hem konu
hem otuz beş kitaba ulaşmış olan dizi ile ilgili birikimini de yansıtmakta.
Dahası bir bakıma sanathayat konusundaki literatürü süzerek, damıtarak
okuyucuya sunan ilginç bir başucu kitabı ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Kitapta 1550 yılından
başlayarak 2014 yılana varıncaya kadar düşün ve sanat insanlarının
görüşlerinden beş yüz on dört alıntı mevcut.
Ancak bu alıntılar
rastlantısal ya da ansiklopedik bir toparlama oluşturmuyorlar.
Antikiteden bu yana sanatın
toplumsal formasyon, felsefe, siyaset, sosyoloji, ekonomi ve kısaca hayat ile
ilgili yerini anlamını dönemlerine ait paradigmalar ışığında ortaya koyuyorlar.
Aynı zamanda kitap bize sanathayat konusundaki yakın zamanın
hatta gümümüze kadar uzanan dönemin literatürünü sunmakta. Beşyüz on dört alıntının
yüz otuz dördü yani yaklaşık dörtte biri son on beş seneye ait !
İlk bakışta bir sözlüğü
andıran bu kitabı ele alan okuyucu baştan
sona değil, ilgili maddeleri okuma eğilimine girebilir. Ancak muhtemel okuyucu,
Ali Artun’un önsözünü okuduktan sonra bir bakış bütünlüğü olan bir çalışma ile
karşı karşıya olduğuna hemen kanaat getirecektir.
Kitap antikiteden günümüze
gelinceye kadar sanathayat konusun
belli başlı paradigmalarını ortaya koyuyor, onları bizim için anlaşılır hale
getiriyor.
Çalışma bize özenle ve
bilinçle seçilmiş alıntılar yolu ile, Platon, Hegel, Baudelaire, Avangard, Modernizm,
Post modern, dönemlerini kendi bağlamlarında anlaşılır kılıyor.
Ayrıca günümüzde kültürün
metalaşması olgusu ile ilgili önemli bilgiler sunuyor.
Ünlü ressamın anektodunda
olduğu gibi bu kitap üç beş günde alt alta sıralanmış alıntılardan değil uzun
senelerin araştırmaların ve otuş beş cilde ulaşmış bir sanathayat dizisinin temelleri üzerinde yükseliyor.
Böylesi bir tanıtım yazısını
birkaç alıntı ile sonuçlandırmadan bitiremeyiz:
“Sanathayat karşıtlığı ne şekilde belirirse belirsin çözümsüzdür”. (O. Paz)
“Bütün yazarlar yeni hayat
biçimlerinin yeni sanat biçimleri yarattığı fikrini paylaşıyorlar… Ancak biz
fütüristler başka bir sonuca vardık: Yeni biçim yeni içeriği yaratır. Biz
sanatı,… hayattan bağımsız kıldık… Sanat her zaman hayattan bağımsız olmuştur…
Sanatta yeni biçimler yeni içerikleri dışavurmak için değil, eski ve artık var
olmayan biçimleri yok etmek için vardırlar.” (Viktor Şklovski)
“Dadaizmin devrimci gücü,
sanatı otantikliği açısından sınamasındaydı.”… (Walter Benjamin)
“Sanat, hayattan kitsch’i
soyup atmak için kullandığımız bir alet mi ?” (Robert Musil)
“…Sürrealist itiraz, hayatın
ve sanatın mutlak amacıdır.” (Jean-Paul Sartre)
“Sürrealist ressamın,
imgelerini biraraya topladığı tuvalinde görmek istediği şey, piramidin
kaidesinde kurbanın kalbinin sökülüşünü görmeye gelen Aztek halkının görmek
istediği şeyden temelde farklı değildir.” (Georges Bataille)
“Beni biçimlendiren aygıtı
ne çevremde, ne de ırsiyetimde bulabiliyorum: ömrüme karmakarışık bir filigran
basıp geçen meçhul merdanelerin eşsiz tasarımı, ancak, hayat kağıdı sanatın
lambasıyla aydınlatılırsa fark edilebiliyor.” (Vladimir Nabokov)
Bu
metin DNA’nın bulunmasından beş on yıl önce, (1951) kaleme alınmış ! (rg)
“…. Boş zamanın
uzatılması ve işbölümünün (her şeyden
önce sanattaki işbölümünün) ortadan kalkmasıyla sınırsızca
geliştirilebilecektir gündelik hayat”. (Sitüasyonist Enternasyonal)
“ “Teknik Olarak
Kopyalanabildiği Çağda Sanat Yapıtı” (1936) başlıklı makalesinin önsözünde
Benjamin şunu anlatır : Eğer Faşizm siyasal hayatı alabildiğine
estetikleştirebiliyorsa, komünizmin buna cevabı sanatı siyasallaştırmaktır”. (Jacques
Derrida)
“… Modernist avangardın
sanat ile hayat arasındaki sınırların daha fazla korunamayacağını keşfetmesinin
arkasında, Baudelaire vardı: Kendini mecburen Bohemya’da bulan Baudelaire”.
(Jerold seigel)
“Sanatın ayrı bir
profesyonel girişim olarak idamesini sağlayan sosyal sınırlara yönelik meydan
okumalar, başarıldığı takdirde toplumun geniş kesimlerinde yaratıcı gücü
serbest bırakacak yabancılaşmamış bir emek hayalini içerir…” (Neil Mc William)
“Breton, daha “Birinci
Sürrealist Manifesto”dan itibaren “gerçek” ile “gerçekdışı”, ussal ile usdışı,
sanat ile hayat arasındaki yapay sınırları kaldırmaya çalıştı: Ona göre bunlar,
aşıldıklarında “sürrealite”ye götürecek sahte karşıtlıklardı”. (Dickran
Tashjian)
“Sanat ile hayat gerçekten
de birleşti, ama avangardın değil kültür endüstrisinin koşulları altında”… (Hal
Foster)
“Schiller, hem sanatın hem
de hayatın dayandığı yapıyı “oyun güdüsünün” –Spieltrieb- yeniden inşa
edeceğini söyler”. (Jacques Ranciere)
“…Bataille’ın yaklaşımı,
geleneksel estetik düşüncenin temel öncüllerinden irini geçersiz kılmakta, sanatçı
ile toplum arasında yapılmış (ve ilk kez Platon’un önerdiği) sözleşmeyi
bozmaktadır: Sanatın hayatı, hayatın da sanatı taklit ettiği kabulüne dayanır
bu sözleşme. Platon’un Devlet’inde bu sözleşmenin ihlali ideal devletten
kovulmakla sonuçlanır. Bu birçok açıdan insan hayatının mevcut durumunu en iyi
şekilde temsil ettiği iddiasındaki 20. Yüzyıl avangard sanatının da öncüllerinden
biridir.” (Jae Emerling)
“…Wagner, tragedyaların
birgün insanlığın yüceltilmesine dönüşeceğini, özgür bir toplumdaeğitiin
yalnızca sanatsal eğitim olması gerektiğini, “…ve her insanın bir şekilde
gerçek bir sanatçı olacağını” ileri sürer. Lunaçarski ise, bütün sanatları
içine alan kitlesel kutlamalarda, snatın, “ulusal düşünce ve duyguların
ifadesi” olacağını söyler.” (Gerald Rauning)
Sanat ile ilgilenenlerin
mutlaka okumaları, nitelikli bir başucu kitabı, Sanathayat /Aforizmalar.