“GERGEDAN”laşmalı
mı “GERGEDAN”laşmamalı mı ?
Raşit
Gökçeli, (x)
Temmuz
2019
İonesco’nun metaforu Nazizm’in
barbarlığı karşısında sinip kendi kabuğuna çekilmeyi yeğleyen insanların
giderek toplum içerisinde çoğalarak ortalama prototip bireye dönüşmelerini
anlatır.
Camus ise toplumun üstüne
çöken belanın, öylesine, aniden, bir günden ötekine geçerken yerleşik bir hal
aldığını, bir kere zuhur ettikten sonra nasıl ve ne şekilde yok olacağının
tamamen belirsiz olduğunu söyler.
Günümüzde ise insanın yakın
geleceğini köklü bir biçimde değiştirecek teknolojik devrimler birlikte ve bir arada
zuhur ettiler.
Sayısal teknoloji, yapay zeka,
finans alanında blockchain (zincirblokları) teknolojisi , genetik,
nanoteknoloji yaşamımızı tamamen değiştirmekte.
Artık birey olarak bu
değişimin bir parçasıyız.
Yeni bir dünya, an be an,
mütemadiyen değişen bir dünya.
Yaşantımıza ait her anın, her
ögenin bir veri tabanına dönüştüğü bir dünya.
Bu dünyaya adım attık ancak
hazırlıklı mıyız ?
Yeni dünyanın içinde insan
onuruna uygun bir yerimiz toplumsal mevkiimiz, statümüz olabilecek mi ?
Kendi geleceğimizi toplumun
hür bir bireyi olarak tayin etme olanağımız mevcut mu ?
Önümüzde iki seçenek var.
Ya egemen finans dünyasının
belirlediği standartlaşmış kulvarlarda önceden tayin edilmiş alanlarda at
koşturmak, giderek yeknesak bir yaşantı sürerek ömür tüketmek, büyük veri
girdaplarını oluşturan veri kalabalığı içerisinde minik bir trend eğrisi çizen
marjinal ve fakat prototip bir yaşantı sürmek.
Dördüncü sanayi devriminin
bize sunduğu ilk alternatif prototip bir birey olarak gergedanlaşmak.
Toplumda sıra kölesi olarak
yaşantı sürmek. Sıra kölesi olduğunu bilmeden.
Yazgısına şükrederek.
Alternatif ise zorlu bir yol
ayrımını gerekli kılmakta bir başına da olsa tek kalsa da birey kendi yazgısını
kendisi ele alabilir.
Zorlu bir yol, iyi bir
donanım, eğitim, eğitimden öte sorunların derinliğine inmeyi olanaklı kılan
teknolojik bilgi donanımı, ve her şeyden önce başka bir dünyanın mümkün
olabileceğine dair bir vizyona sahip olmayı gerektiren bir yol.
Sanat elbette çıkış
yollarından biri.
Felsefenin ipine sarılmak ise
zorunlu.
Gergedanlaşmamak için zorlanan sanatçı
Günümüzde insanın ya da sanatçının
zorlanmasından daha vahim bir olgu mevcut. Bu da insanın “insan” olarak artık
boşlukta kalmasıdır.
Toplumsal işbölümü ile ilgili var bildiğimiz
tüm paradigmaların yıkılmakta olduğu bir dönemi yaşamaktayız.
İnsan emeğinin bugünkü küreselleşmiş dünyanın
sosyal formasyonu tarafından tanımlanmış
biçimi, antik çağlardan bu yana süregiden “çalışma” kavramı ile bağlantılarını
koparmakta.
Sosyal bir varlık olan insan, artık
çalışmasının ve emeğinin bugünkü düzende “gereksinim” duyulmayan ya da “pazar
değeri” bulunmayan bir unsura dönüştüğünü görmektedir.
Çağlar boyunca “kıyamet” söylencesinin etrafında dolanmış olan insan ve sanatçı,
kıyametten önce “devreden çıkmanın” şokunu yaşamaktadır. Yani “kıyamet”
gerçekleşmeden önce insanın tözsel anlamda bir “yokoluşu” devreye girmektedir.
İnsanın “muallakta” olduğu bu ortamda “sanat”ın akıbeti ne olacaktır ?
Sanırım bu günkü sanatçıyı “zorlayan” ahval
budur ve bunun cevabı “gergedanlaşarak” değil insanı yeniden değerli
kılabilecek “yeni bir klasisizme dönüşte” aranmalıdır.
(x) Y.Bölge Plancısı (ODTÜ), Mimar (İTÜ)