Meslek Odası’nda son KaHKaha
644 sayılı KHK
ve
Meslek Odaları’nın Kuruluşlarından 58 yıl sonra karşı karşıya bulundukları çıkmaz
Raşit Gökçeli
Şubat 2012
“……
yalnız bir kahkaha
bütün odalarda
her boş odaya girişimde
bir kahkaha
ve çıkışımda
bir kahkaha”
Asaf Halet Çelebi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kurulması ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması; 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca 29/6/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. (644 sayılı KHK).
Kararname ile Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü;
-Kamuya ve özel sektöre ait her türlü yapı ve tesisin projelerinin ve yapım işlerinin denetlenmesinde görev alacak mimar ve mühendisler ile yardımcı kontrol elemanlarının, yapı denetim kuruluşlarının ve müşavirlik kuruluşlarının niteliklerine, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esasları belirlemek, mesleki yeterlikleri ile kuruluş yeterliklerini değerlendirerek bunlara belge verilmesini ve kayıtlarının tutulmasını sağlamak,
-Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluşlarına ilişkin mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek ile görevlendirilmekte.
Böylelikle 58 yıldır mesleki sorumluluk ve görevleri toplumda genel kabul görecek bir biçimde yasal ve mesleki esaslara bir türlü oturtamayan Meslek Odası, hükümetin artık bir olup bitti ile konuya el atması ile kuruluş yasası ve Anayasa’ daki “imtiyazları”ndan mahrum kalmaktadır.
Bu noktaya nasıl gelindi ?
-“Meslek sorumluluğu sigortası” nı müesseseleştiremeyen,
-Yapı denetimi konusunda gereğince yol gösterici olamayan,
-iş güvenliği alanında görevlerini yerine getiremeyen,
-malzeme standardizasyonu alanında yol alamayan,
-mesleğin uygulanmasına yönelik yetki sistematiği kuramayan,
-üretilen yapı stokunu kullanan tüketicileri koruyamayan, yapı üretimine yönelik mevzuat alanında tüketici örgütleri ile birlikte çalışma pratikleri oluşturamayan, söz konusu pratikleri yasal dayanaklara oturtamayan,
-mesleğin uygulanma standartları ile ilgili dünyada kabul gören normları ülke pratiği içerisinde yerleştiremeyen,
-Mesleğin imajını dünya standartlarına koşut bir standartta yüceltemeyen,
- En önemlisi olarak, tüm bu alanlarda gerek TMMOB Yasası gerek Meslek Odaları Yönetmeliklerinde mevcut bulunan (iştirak gelirleri) “döner sermayeli” yan kuruluşları oluşturamayan,
Meslek Odaları ve bu arada Mimarlar Odası, toplumsal meşruiyetini yitirme noktasına gelmiştir.
Toplum hizmetinde, kamusal alana dönük görevlerini ve bu görevlere ilişkin teorik donanımını da bu 58 yıllık serüvenin son demlerinde ZAYİ eden Mimarlar Odası ;
-Mimar nezdinde
-Kamuoyu nezdinde
-Kamu yönetimi nezdinde
İtibarsızlaşmıştır.
Meslek Odası RIBA ya da AIA örneklerinde olduğu gibi,
-meslek erbabını kendi bünyesinde söz ve karar sahibi yapan,
-meslek alanının örgütlenmesinde yaratıcı, özgün, katılımcı, demokratik açılımlar sunan,
-meslek alanına ilişkin yeni düzenlemeleri, uluslararası norm ve gelişmelere göre ve ülke ile toplum yararına sunan, bu düzenlemeleri meslek yararına hayata geçirebilen;
Bir uygulamayı da hayata geçirememiştir.
Tüm dünyada sermaye ve finansın “egemen” olduğu günümüz ortamında, tarihsel süreçte “aura”sı bulunan mimarlık mesleği dünyadaki mesleki gelişmelere koşut bir biçimde ülkemizde de “kendini ifade edebilecek” bir mesleki silkinişe muhtaçtır.
Nitelikli bir emeğin temsilcileri olan mimarlarımızın böylesi bir çaba içerisine girmeleri ve düşürülmeye çalışıldıkları “sıra kölesi” konumundan “total plancı” aşamasına geçmeleri toplumsal ve mesleki bir zarurettir.